Hallac'ı Mansur 1. Cilt kitaplarını, Hallac'ı Mansur 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, Hallac'ı Mansur 1. Cilt yazarlarını, Hallac'ı Mansur 1. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zorunlu hallerde servet sahiplerinin tüm mallarına el konabileceğine itiraz eden sahabi yoktur. Bütün kaynaklar bildirmektedir ki, Hz. Ali, zekâtı verilse dahi bir Müslümanın depolayabileceği miktarın dört bin dirhemi geçemeyeceği görüşündedir. Birikimin dört bin dirhemden fazlası her hal ve şartta kamu adına infak edilmelidir. Ancak, Ebu Zer'in ki bunun çok ötesinde bir şeydir. Ebu Zer, ihtiyaç fazlası mal ve paranın her hal ve şartta kamu için dağıtılmasını İslam'ın emri olarak görmektedir. Bu anlayış, kominizmi bile zorlayan bir sistemin ifadesidir ve Kur'an açısından çok zorunlu ve istisnai hallerde savunulabilir bir anlayıştır.
Ebu Zer'in Medine menşeli Muhammedi-sosyalist radikalizmi, Muaviye'nin Şam menşeli Süfyani-kapitalist radikalizmine bir tepkidir.
Gululün en kötüsü kamunun topraklarına el koymak veya el koydurmaktır. Bu Hz. Peygamberin tespitidir. Bir yerde şöyle buyuruyor:
''Allah katında en kötü gulül, bir karışıklık da olsa, toprak gulülüdür.''
Kamu görevlileri, o arada devlet başkanı (halife, sultan, emir, başbakan, cumhurbaşkanı vs.) kamu mallarının sahibi değildir, zimmetlisidir. Yani kamu adına emanetçidir. Ne yazık ki bu hayati ilke, Emevîler'den sonra tersine çevrilmiş ve hilafetin ilga edildiği 1924 yılına kadar, halife-sultan, kamu mallarının sahibi sayılmıştır. Osmanlı düzeninde, padişah bütün toprakların sahibi sayılırdı. Bütün ülke toprakları onun ''memalik-i şahanesi'' idi. Bu tamamen İslam dışı bir uygulamadır.
Kendileri dışındaki tüm gruplara 'firak-ı dalle' (sapık gruplar) damgası vuran Sünni çevreler, hasımlarını çürütmek için iftiraya genelde iman ve ahlakla ilgili noktalardan başlarlar.
“ Sen ey seçkin insan, bu dört yönlü dünyaya doğum yoluyla geldin, yine doğmak yoluyla dışarıya çıkabilirsin, bağlarını çözebilirsin. Bu ikinci doğum su ve topraktan değildir, onu, ancak gönül eri olan bilir. “
Ne yapabilir ki çaresiz insan?
Kaderin hükmünde her geçen günü!
Nehre salıverdi onu, Yaradan
İki eli arkasında düğümlü
Dedi: Dikkat et de kuru çık sudan!