Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fıkhu Ehli’l-Irak ve Hadîsuhum

Hanefî Mezhebinde Fıkıh ve Hadis

Muhammed Zahid el-Kevseri

Hanefî Mezhebinde Fıkıh ve Hadis Sözleri ve Alıntıları

Hanefî Mezhebinde Fıkıh ve Hadis sözleri ve alıntılarını, Hanefî Mezhebinde Fıkıh ve Hadis kitap alıntılarını, Hanefî Mezhebinde Fıkıh ve Hadis en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmam Malik'e 'Ebu Hanifeyi gördün mü?' diye soruldu. Bunun üzerine, 'Öyle bir adam gördüm ki seninle şu direğin altın olduğu hususunda tartışsa mutlaka delilini getirir' dedi. İmam Şafii de şöyle demiştir: "İnsanlar fıkıhta Ebu Hanife'ye muhtaçtır."
Reklam
Delilleri inceleyen bir alimin basiretini kapatan en tehlikeli şey mezhep taassubudur.
Hanefîler, Ebu'l-Usr el-Pezdevî'nin ifadesiyle "ashâbu'l-hadis ve'l-me'ânî"dir. Yani hadisi kabul ve onunla amel etmelerinin yanı sıra öne çıkan vasıflarından bir diğeri hadisi anlamakla iştigal etmeleri ve o noktada ağırlıklarını hissettirmeleridir. 
Ya cahilliğinden ya da cahillikten kaynaklı taassubundan dolayı Hanefilerin aleyhinde atıp tutan inatçılardan yeryüzü hiçbir zaman kurtulamamıştır. Bazen nassın bulunmadığı yerlerde onların rey ile hüküm vermeleri hususunda konuşurlar. Oysa reysiz fıkıh olmaz. Bazen de onları az hadis bilmekle itham ederler. Halbuki bütün diyarlar onların hadisleriyle dolmuştur. 
[Ehl-i Re'y İsimlendirmesinin Hanefîlere Tahsisine Dair]
Bu isimlendirmenin (ehli rey) Hanefîlere tahsis edilmesine gelince, ancak istinbat (yani nasslardan hüküm çıkarma) konusundaki üstün maharetleri manasında olursa doğru olur. Fıkıh, ister Medine'de ister Irak'ta her nerede olursa olsun, rey ona eşlik eder.
Reklam
Keza Hanefîler, hadis ehli olmaya daha da layıktır. Görülmez mi ki sünnetin onlar katında çok kuvvetli bir yeri olduğu için Kitabullâh'ın Sünnetle nesh edilmesini caiz kabul etmektedirler. Ayrıca onlar sünnet ve hadise temessük adına mürsel hadislerle de amel etmekte; mürsel olmasına rağmen onunla amel etmeyi reyle amel etmekten üstün görmektedirler. 
İmam Mâlik'e 'Ebû Hanifeyi gördün mü?' diye soruldu. Bunun üzerine, 'Öyle bir adam gördüm ki seninle şu direğin altın olduğu hususunda tartışsa mutlaka delilini getirir' dedi. İmam Şâfii de şöyle demiştir: "İnsanlar fıkıhta Ebû Hanife'ye muhtaçtır."
"Ebû Hanîfe talebelerinden bağımsız olarak başına buyruk hareket ederek değil, dinî konularda yaptığı içtihadın, Allah'a, Rasûlullah (s.a.v)'e ve Mü'minlere karşı gösterdiği aşırı samimiyetin sonucu olarak mezhebini aralarındaki istişareyle ortaya koymuştur. O, meseleleri tek tek ortaya koyar, onların elindeki malumatı dinler ve kendi görüşünü söyler, konu hakkındaki görüşlerden birinde karar kılıncaya kadar bir ay yahut daha fazla [bir süre] onlarla münazara eder, sonra Ebû Yûsuf onları usûle yazardı. Böylece [mezhepte kabul gören] usûlün tamamı kayıt altına alındı. Bu usûl, mezhebinde tek başına kalıp onu kendisi oluşturan ve mezhebinde sadece kendi görüşüne müracaat edenlere itibarla; evlâ ve daha doğru, hakka daha yakın, kalplerin kendisinde daha fazla sükûna erdiği ve hoşlandığı yoldur."
Ehl-i hadise gelince onlar sadece nakledici râvilerdir. el-A'meş tarafından ifade edildiği üzere: Fakihler doktor olduğu gibi onlar da eczacılardır.
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.