.. Ve tesettür ile nâmahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zaîf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kal'ası çarşafı olduğunu gösteriyor.
" Beni namazdan ve ibâdetten alıkoyan ve fütûr veren öyle lüzûmsuz şeyler değil, belki derd-i mâişetin (geçim derdi) zarûrî işleridir."
Öyle ise ben de sana derim ki:
Eğer yüz kuruş bir gündelik ile çalışsan, sonra biri gelse,dese ki: "Gel, on dakika kadar şurayı kaz, yüz lira kıymetinde bi pırlanta ve bir zümrüd bulacaksın."
Sen ona: " Yok,gelmem. Çünki on kuruş gündeliğimden kesilecek, nafakam azalacak"desen, ne kadar dîvânece bir bahane olduğunu elbette bilirsin. Aynen onun gibi, sen şu bağından,nafakan için işliyorsun.Eğer farz namazı terk etsen, bütün sa'yin semeresi (meyve), yalnız dünyevi ve ehemmiyetsiz ve bereketsiz bir nafakaya münhasır (mahsus) kalır.
Eğer sen istirahat ve teneffüs vaktini,ruhun rahatına, kalbin teneffüsüne medâr (sebeb) olan namaza sarf etsen; o vakit, bereketli nafaka-i dünyeviye ile beraber, senin nafaka-i uhreviyene (Âhiret geçimliği) ve zâd-ı âhiretine (Âhiret azığı) ehemmiyetli bir menba' (kaynak) olan iki ma'den-i ma'nevi bulursun..
Diyorsun:
" Benim taâmlara , nefsime ,refikama ve vâlideynime,evlâdıma ,ahbâbıma,evliyâya,enbiyâya,güzel şeylere,bahara,dünyaya müteallik(alâkalı) ayrı ayrı muhtelif muhabbetlerimin Kur'ân'ın emrettiği tarzda olsa neticeleri,fâideleri nedir?"
Şöyle ki:
Sâbıkan (bundan evvel) beyân edildiği gibi, ehl-i gaflet ve ehl-i dünyâ tarzında ve nefis hesabına olan mubabbetlerin dünyada belâları,elemleri,meşakkatleri çoktur.Sâfaları,lezzetleri,rahatları azdır.
Meselâ şefkat, acz (güçsüzlük) yüzünden elemli bir musibet olur.
Muhabbet,firâk yüzünden belâlı bir hirkat (yakma) olur.
Lezzet,zevâl (son bulma) yüzünden zehirli bir şerbet olur.
Âhirette ise, Cenâb-ı Hakk'ın hesabına olmadıkları için, ya fâidesizdir veya eğer harama girmiş ise azabdır..
Aklı başında olan bir adam; refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zahirî hüsn-ü cemaline bina etmez. Belki kadınların hüsn-ü cemalinin en güzeli ve daimîsi, onun şefkatine ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli.
Elhâsıl: Dünyayı ve ondaki mahlûkātı ma'nâ-yı harfiyle (başkasına delil olan ma'nâ) sev. Ma'nâ-yı ismiyle (kendisine delil olan ma'nâ) sevme.
"Ne kadar güzel yapılmış!" de.
"Ne kadar güzeldir!" deme.Ve kalbin bâtınına,başka muhabbetlerin girmesine meydan verme.Çünkü bâtın-ı kalb, âyîne-i Samed (Hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde,herşey kendisine muhtaç olan Allah'ın aynası,varlıkların herbiri)'dir.
Ve ona mahsûstur.
"اللهم ارزقنا فى الدنيا حبك و حب ما يقربنا اليك.."
1
Hanımlar Rehberi de bitti. Şayet tek başıma okusaydım bu kadar kısa sürede bu kitapları bitiremezdim. Ciddi takipte olanlar ile kisa zamanda cok kitap bitirecegimize inanıyorum.