Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Harp Mecmuası - Sayı 1

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“Bu devri bize açan, başımızı yükselten üzerimizdeki bütün lekeleri kanları ile silerek bizi ümitler ile canlandıran o fedakar, kahraman ordularımıza onları idare eden mahâretli ellere binlerce selam…”
Sayfa 9
Mecmua Neden Çıktı?
“Meş’um Balkan Muharebesi’ne devletimiz kuvvetiyle değil zâfıyla atılmıştı. O zaman yabancı gazetelerin Avrupa’dan sürülüşümüzü sevinçli tasvirlerle gösteren yazılarını okur ve resimlerine bakarken avuçlarımız ihtiyarsızca alnımıza kapanır, yüreğimizden saklı bir yaranın kanları sızardı. Baktığımız çehrelerden çabucak kaçıp ayrılan nazarlarımız daima içimize çevrilip bağrımızdaki derin yarayı yakından görmek, onun kanlarına boyanmak isterdi. Fakat şimdi bu siyah mazinin yanında güneş gibi parlak nurunu istikbale uzatıp yolumuzu gösteren bir bugün var. Şimdi omuzlarımızın üstünde başımız dik ve yüksek duruyor; alnımız bütün dünyaya karşı aklığını teşhir ediyor.”
Sayfa 6
Reklam
Osmanlı tarihinin bekli de en karanlık zamanı olan Birinci Dünya savaşı esnasında, cephelerde meydana gelen hadiselerden, savaşın seyrinden haber verecek, var olma mücadelesi veren halkın duygularını coşturacak ve moralini yüksek tutacak yayınlara duyulan ihtiyacı karşılamak için birçok mecmua neşredilmiştir. Bunlar arasında içerik ve görsel yönüyle en fazla ilgi uyandıran ve amaca uygun muhtevaya sahip neşriyat; zamanın Harbiye Nezareti tarafından yayımlanan Harp Mecmuası’dır.
Meş’um Balkan Muharebesi’ne devletimiz kuvvetiyle değil zâfıyla atılmıştı. O zaman yabancı gazetelerin Avrupa’dan sürülüşümüzü sevinçli tasvirlerle gösteren yazılarını okur ve resimlerine bakarken avuçlarımız ihtiyarsızca alnımıza kapanır, yüreğimizden saklı bir yaranın kanları sızardı.
Lakin bir gün Tavonk uydu nefsine, Bir ok attı, kıydı kendi cinsine. Bir geyiği avlayarak pişirdi, Kursağını dost kanıyla şişirdi. Pişirirken bir et düştü toprağı, Bu et yerken lezzet verdi damağa. Toprak meğer tuzlu imiş, anladı, Aş tuzlamak oldu onun icadı. » Yorulmuştu daldı derin uykuya, Rüyasında düştü büyük korkuya. Kulağına geldi korkunç, sert bir ses: “Git buradan. Artık sulhden ümit kes. Tekin değil, kıymak ongun canına, Bulaştırdın Türk'ü geyik kanına. Böyle hüküm verdi ceza perisi: Olacaksın devletimin çerisi. Hoşlanmayıp artık ne av, ne aştan, Zevk alacak soyun ancak savaştan...” Tavonk hemen yatağından hopladı, Boru çaldı, oymağını topladı. Ak, gök, sarı, al bayraklar açtılar, Altın yurttan oba oba kaçtılar; Uysun diye bütün dünya yasaya Başladılar yad ellerle kavgaya... Ziya Gökalp
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.