Kilise ya da rahipler tarafından yönetilen bir devlet anlamındaysa İslamiyet teokrasi değildi, doğrusu olamazdı da. Bu anlamda klasik İslam'ın ruhban zümresi yoktu, hüküm sahibi olabilecek, hatta hüküm sahipleri üzerinde belirleyici etkisi olabilecek piskoposları yoktu. Aynı anda hem devlet hem de kilise olan bir yönetim kurumunun başında bulunan halife ne fıkıhçı ne de ilahiyatçıydı, siyaset kimi zaman da savaş sanatlarının icracısıydı.