Kitap platonik aşık olduğu kızdan sonra olgunlaşan hayata farklı bakmaya başlayan Nezih üzerinden anlatılıyor. Çok fazla olay örgüsü olmamasına rağmen hiç sıkılmadan okudum. Yazılan dönemin eğlence hayatını anlatması, İstanbul'u güzel şekilde tasvir etmesi ve Servet-i Fünun döneminin örneği olması açısından güzel bir kitaptı. Mai ve Siyah kitabının ana karakteri Ahmet Cemal ile Nezih arasında paralellikler de mevcuttu. Osmanlıca kelimelerin yanında parantez içinde belirtilen günümüz kelimelerinin de verilmesinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Kitabı latin harflerine aktaran Gökhan Tunç 'un hocam olması da kitabı ayrı kılıyor elbette.
Kitap, yazarın yaşadığı dönemin genel özelliklerinden biri olan hayal-hakikat karşıtlığı üzerine kurgulanmış. Gökhan Tunç da baştaki bölümde bunu vurgulamış. Nezih hikayenin başında sadece adını bildiği bir kıza aşık olur. Onun için İstanbul'u baştan başa gezmiş bile diyebiliriz. Kitabın sonuna doğru ise kendi gerçekleri ile yüzleşiyor. İkilemler arasındaki durumu ise Mai ve Siyah'daki Ahmet Cemile benzerdir.
Kim bilir, o zavallı mahkûm kalp bütün bu çılgınlıklarda ne kadar mantık, ne kadar lezzet buluyor, hiç şüphesiz hayatın amacını ancak böyle bir macera ile anlayabiliyordu?
Evet, bugün romanlarda gördüğümüz gibi aşk yoktur. Öyle yanıp tutuşmalar, sevdiği kadını göremediği için deli gibi olmalar, bunlar hep romancıların uydurmasyonudur.