"Biliyor musun mezarlıklara neden servi ağacı dikerler?" Biliyordum. O öğretmişti.
"Cesetler kokmasın diye" dedim, "servilerin en büyük özellikleri bu kokuyu yok etmeleri."
Bora Abdo'nun daha önce de birkaç kitabını okumuş ve bu sıra dışı yazarın kitaplarını merak etmiştim. Hatta şu son zamanlarda yine bir kitap çıkarsa da okusam diye düşünüyorum. Bora Abdo'nun yaratıcılığı ve karanlığı aydınlatması çok farklı. Nasıl desem şiirsel ve gizemli. Okurken bu kısa kitabını da hiç bitmesin istemiştim.
Bu kitabı da yakın tarihlerde okudum. Bora Abdo kitaplarını bildiğim ve tanıdığım bir kalem. Bu kitapta özellikle Hayali'nin Tesadüfleri kısmında Sbahattin Ali, Onat Kutlar ve Yadigar Ejder'i öykü kişisi haline getirmiş yazar. Kendi yazdıkları öykülerden çıkarıp kişisel hayatlarıyla birleştirmiş. Üçünü de kıyamamış aslında ve onları yaşatmış bir yerlerde. Okumayanlara öneririm.
Bir kuşun karşısına geçip misal, onun kırılganlığını, sonra ihtiyarlașmıșlığını, kanatlarını, gagasını uzun uzun anlatabilirdim de bir insana bir şeyler nasıl anlatılırdı gerçekten bilmiyordum.
"Bu en sevdiğim rol " diyor.
"Anlamsız biliyorum ama en çok bu anlarda bir gerçeğe benziyorum. Düştüğüm sokaklarda gölgemi istemiyorum artık. Daha doğrusu her kimin gölgesiysem o düştüğüm yeri istemiyorum. Mısır satmak istiyorum bir deniz kenarında. Bahçemizin kuyusunda biriktirdiğim maskeleri artık çıkarıp tamamen yok etmek istiyorum. Karlı, çok karlı bir dünyaymıș burası. Üşüdüm. "