AHMET AĞAOĞLU'NUN GÖKALP'I...
Babamın Malta hatıralarında Gökalp üzerindeki görüşleri göze çarpıyor. Ziya Bey gerçek bir Şarklı mürşit olduğunu o esaret yıllarında belli ediyor. Etrafında halka olup toplanıyorlar. O, zaman zaman cezbe halinde konuşuyor, konuşuyor. Fikirler insicamlarını kaybediyorlar; tezatlar içinde hükümler veriyor, bazen bir sözü ötekini tutmuyor. Fakat kendini dinletiyor, yürekler daha rahat, gelecekten daha ümitli olarak dağılıyorlar. Garptan yarım yamalak Fransızcayla alınmış birkaç fikrin, Şarklı bir zeka ve ruhun elinde böylesine tesirli hale gelmesine hayret ediyor. Gökalp'in kişiyi topluluk içerisinde eriten görüşlerine kızıyor, ''Hem hürriyet uğrunda ihtilal yapmış, hükümdarı tahtından indirerek Meşrutiyet idaresi getirmiş insanlardan olacaksın, hem de 'Fert yok, cemiyet var. Hak yok, vazife var.' diyeceksin. Olmaz böyle şey.'' diye yazıyor. Ama Malta esirlerini manen ayakta tutan kuvvetlerden birinin de Ziya Bey olduğunu kabul ediyor.
Evet, Gökalp'le babam Batılılaşma ve milliyetçilik dışında hiçbir görüşte anlaşamadılar. Fakat her zaman yakın, çok yakın dost oldular. Bunun da asıl sebebi, Ziya Bey'in kafalardan çok ruhlara seslenmesini bilen Şarklı bir şeyh, bir mürşit olmasıydı.