Muhammed ismi ha-mi-de kökünden türemiştir. Hamd, "övmek" demektir. Muhammed kelimesi de "devamlı övülen, övgüye değer, bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi anlamındadır. "Ahmed", "Mahmûd", "Hamid", "Hâmid" isimleri de aynı kökten türemiştir. Muhammed ismi Kur'ân-ı Kerîm'de dört yerde geçer. Kur'ân'da bir defa zikredilen Ahmed ismi ise," Allah'a başkalarından daha iyi ve daha çok hamd eden ya da örnek kulluğu ve güzel ahlâkı sebebiyle başkalarından daha çok övülen anlamındadır."
Allah Resulü (sas) aynı zamanda cinlere de peygamber olarak gönderilmişti. Nitekim Yüce Allah, cinlerden bir grubu Kur'ân dinlemeleri için ona yönlendirmişti. Bu cinler, Ukâz panayırına giderken Nahle vâdisinde konaklayıp ashâbına sabah namazını kıldırmakta olan Resûlullah'a (sas) rastladılar. Onu dinleyip iman ettiler. Görüşmenin sonunda Hz. Muhammed (sas) onlara toplumlarını uyarma görevi verdi. Rivayetlere göre bu uyarılardan sonra cinler grup grup gelip Resulullah'ı dinlemiş ve Müslüman olmuşlardı. Nitekim Allah, Son Peygamberini Kur'an-ı
Kerîm'de engin merhameti sebebiyle bütün varlık âlemine rahmet olarak gönderdiği bildirmişti.
'Allah'ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel söz, kökü sabit dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. O ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir.'
İbrahim Suresi 24-25
Müşrikler Hz. Peygamber'den mucizeler istiyorlardı. Mucize görürlerse iman edeceklerine dair yemin ediyorlardı." Hâlbuki peygamberlerin mucize getirmesi Allah'ın dilemesiyle olabilirdi." Hz. Peygamber (sas) bir insan olduğu için, insanın bilgi edinme yetisini aşan şeyleri (gayb) kendiliğinden bilemezdi. Sadece Allah'in bildirdikleri bilebilirdi. Meselâ kıyametin ne zaman kopacağını bilemezdi. Zira gaybı bilmek, göklerin ve yerlerin hazinelerine sahip olan ve gizli açık her şeyi bi- len Yüce Allah'a aitti. Hz. Muhammed (sas) ise yalnız Allah'a kulluk eden ve O'nun birliğine inanan bir insandı.