Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'ın Temel İlkeleri

Hayatın İçindeki İslam 2

Ahmet Muhtar Büyükçınar

Hayatın İçindeki İslam 2 Hakkında

Hayatın İçindeki İslam 2 konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8/10
1 Kişi
3
Okunma
1
Beğeni
295
Görüntülenme

Hakkında

Dünyanın düzeninin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Allah yeryüzündeki insanları ruh, akıl ve beden gücü bakımından farklı yaratmış ve çeşitli gruplara ayırmıştır. İşte yeryüzündeki dinlerin en sonuncusu olan İslam dininin getirdiği hükümlerle hem kişinin iç dünyasında ilerlemeye hem de toplum içersindeki dengelerin korunmasına yönelik ibadetler emredilmiştir. Zekat ibadeti; toplumda zengin-fakir arasındaki dengenin korunmasına yönelik bir köprüdür. İnsana hesapsız ölçüde sevap kazandıran oruç, vücudu hastalıklardan, ruhu kötülüklerden, korumayı amaçlayan bir ibadettir. Hem mali, hem bedeni bir ibadet olan hac, kişiyi günahlardan arındığı gibi, farklı islam toplumları arasında da kaynaşmayı sağlayan bir ibadettir. Elinizdeki kitap; Din Dua Oruç Zekat Hac Umre Kurban Gibi konularda bugünün insanına yol gösterecek bir rehber kitap olarak hazırlanmıştır.
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 34 dk.Sayfa Sayısı: 232Basım Tarihi: Ocak 2004Yayınevi: Bilge Yayıncılık
ISBN: 9789758364107Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Yazar Hakkında

Ahmet Muhtar Büyükçınar
Ahmet Muhtar BüyükçınarYazar · 8 kitap
"1920 yılında Gaziantep'te doğdu. Merhametsiz bir baba ile üvey ana elinde çok sıkıntılı bir çocukluk devri geçirdi. Altı yaşında dokuma atölyesinde çalışmaya başladı. Yedi yaşında evden kaçmaya başladı. Sığırtmaçlık, bağ bekçiliği, çerçicilik, kebapçılık, aşçılık, baklavacılık, marangozluk, Mersin'de deniz hamallığı ve Adana'da birkaç mevsim ırgatlık gibi işlerle uğraştı. Bir taraftan derviş dedesiyle tekkelere giderken, dayısı da onu kaçak rakı imalatında ve esrar satıcısı olarak çalıştırıyordu. On yedi yaşından sonra gönlünü dolduran Kur'ân aşkı ile her şeyi bırakıp Arapça öğrenmeye ve öğretmeye yöneldi. İslâmî ilimleri tahsil edebilmek için elinden gelen gayreti sarf edip, adını duyduğu bütün hoca efendilerden istifadeye girişti. Bir taraftan okuyor, diğer taraftan da devrin şartları gereği polis tarafından takip edildiğinden gizli gizli okutuyordu. Ancak bir keresinde yakalanıp hapsedildi ve hakkında dava açıldı. Bu sırada Nakşibendî tarikatına intisap etti. Türkiye'de daha fazla din eğitimi alma imânı bulamadığından kaçak olarak Halep'e ve Şam'a giderek, iki sene okudu. Bu sırada hayatını dokumacılık yaparak kazandı. 1945'te Türkiye'ye dönüp askerliğini yaptı. Yirmi sekiz yaşında iken Gaziantep'te Şeyh Camii'ne imtihanla imam tayin olundu. Daha sonra dini ilimlerde daha da ilerlemek için, pasaport alarak Mısır'a gitti. On iki yıl Kahire'de el-Ezher Üniversitesi'nde okuyup Usulü'd-Din Fakültesi'ni bitirdi (1960). Kahire'de iken, Ezher hocalarının dışındaki âlimlerden ders aldı. Mısır'ın meşhur alimleri yanında o yıllarda orada yaşayan Şeyhü'l-Islâm Mustafa Sabri, Zahid Kevseri ve Yozgatlı İhsan efendilerden de istifade etti. Ayrıca bir taraftan oradaki Türk ve Arap talebelere ders veriyor diğer taraftan Aynü'ş-Şems Üniversitesinde hocalık yapıyordu. Bu arada Ezher'de Yüksek lisansını tamamladı. Mısır'daki Islâmî uyanış hareketlerini takip etti, konferans ve seminerlere devam etti. İhvan' hareketi, Nâsır ihtilâli ve İngiliz bombardımanı sırasında, Kahire'de, hâdiselerin içinde yaşadı. Tahsilini tamamladıktan sonra, Ezher'de hoca olarak kalması veya Arap ülkelerinden birine geniş imkânlarla tâyin olunması tekliflerini kabul etmeyerek, İslâmiyet'in elli yıldır zulüm ve baskı altında zayıflatıldığı ana yurduna hizmet etmek niyet ve kararı ile 1962 yılında Türkiye'ye döndü. Kendisini tanıyan o yıllarda tanıyan Mahir İz Hoca'nın "Nihayet aradığım adamı buldum. Ezerde Okuyup gelmiş, ilmî tedrisat ve dinî hizmette tam arzu ettiğim metodu takip ediyor. Kendisiyle mühim işler yapacağız. Bu gün çok bahtiyarım!" şeklindeki cümleleri Ahmet Muhtar Büyükçınar Hoca'nın kişiliği ve ilmî hüviyeti hakkındaki en değerli tespittir. Ezher'deki tahsili sırasında Türkiye'den evlenmişti ve üç çocuğu bulunuyordu. Ezher diploması o yıllarda kabul edilmediği için kendisine bir vazife verilmedi. İlk hocasına verdiği sözün gereği, her isteyene ders verdiği ve okuttuğu kimselerden ömür boyu para almamayı prensip edindiği için, ailesini, dokumacılık, baklavacılık ve konfeksiyon işi yaparak geçindirmeye çalıştı. İsteyen talebelerine evinde, mektepte, kurslarda, camilerde ve mümkün olan her yerde ders verdi. İstanbul İmam Hatip Lisesi, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü ile İlâhiyat Fakültesi talebelerine Arapça ve İslâmî ilimler okuttu, onlar için kurslar açtı. Yalova Esenköy'de düzenlediği yaz kampları kamplarıyla pek çok talebe yetiştirdi. Talebelerini yetiştirmek üzere tercüme faaliyetlerine girişti. Onlarla birlikte "Divan İlmî Araştırmalar Müessesesini" kurdu. 1977'de, resmen vazife yapıp maaş aldığı ikinci yer olan "Diyanet İşler Haseki Eğitim Merkezi"ne tayin olundu. Burada dokuz sene Arapça, tefsir ve hadis hocalığı yaptıktan sonra yaş haddinden emekli oldu (1985). Emekli olduktan sonra Yalova Esenköy'deki evinde, yine talebeleriyle ve yazmakta bulunduğu eserleriyle meşgul olarak, hayattaki tek gayesi olan dinine hizmet yolunda çalışmalarını sürdürdü. Pek çok baskı yapan bir çok kitap kaleme aldı. Esenköy Kanarya Camiinin yapımına öncülük etti. 5 Nisan 2013'ü 6 Nisan Cumartesi'ye Bağlayan gece saat 02'de Yalova Devlet Hastahanesinde Hakk'a yürüdü."