Küçük çocuk, gözlerini uzaklara çevirip:
- Uçan ayakkabılardan isterim!.. Dedi. Dilediğim yerlere uçmalıyım onlarla.
Delikanlı, bu tür ayakkabıların sadece filmlerde olduğunu söylemesine rağmen, onu bu fikrinden döndüremedi.
Ve bayrak günü geldiğinde, bir çift ayakkabı alıp onu görmeye gitti.
Küçük çocuk, kapıyı büyük bir heyecanla açarak misafirini karşıladı ve tekerlekli iskemle üzerindeki felçli vücudunu dik tutmaya çalışıp:
- Uçan ayakkabılardan istediğim için özür dilerim !.. Dedi. Ama babama, başka türlü kavuşmam mümkün değil ki!..
hayatın içinden serilerini çook önceleri okumuştum.. Cüneyt Suavi nin mimar olması da meslektaş olarak beni buna sevkeden sebeplerden biriydi.. farklı bir bakış açısıyla yazılmış toplumun içinde belki de çok da ön planda olmayan küçük insanların, vicdana, ruha dokunan küçük hikayecikleri.. arada karikatürlerle zenginleştirilmiş.. hoş kitaptır.. çocuk kitabı zannetmeyin bence büyükler ilk önce okumalı..
Tokat
Emektar Öğretmen, dersini bitirip sınıftan çıkarken; öğrencilerinden birinin diğerine çelme taktığını gördü. Düşen çocuk, en sevdiği öğrencisiydi ve canı yandığı için ağlıyordu. Öğretmen, onu yerden kaldırdıktan sonra üstünü temizleyip eve gönderdi ve öbür çocuğu kolundan çekerek öğrencilerin terk ettiği sınıfa soktu. Kendisi, aynı köyün ilkokulunda yirmi yıldan bu yana hizmet vermiş, o köyden evlenmiş ve tayini büyük şehirlere çıkmasına rağmen; bir yuva olarak bildiği okulunu terk etmemişti. Bu yüzden, öz evlatları gibi gördüğü öğrencilerin haylazlıklarına dayanamıyordu. Çelme takan çocuğu şiddetle azarladıktan sonra, onun korkudan tir tir titremesine aldırış bile etmeden suratına bir tokat patlattı.
Küçük çocuğun cılız vüzudu, tokadın şiddetinden bir yaprak gibi savrulmuş ve yeni çıkmakta olan dişlerinden akan kan, öğretmenin ceketine sıçramıştı.
Öğretmen, yedi yaşındaki bir çocuğa yaptığı bu hareketten hemen sonra pişmanlık duymasına rağmen, bunun kendisi için iyi bir ders olacağını düşünüyordu. Öğrencisini bırakıp gitmeye hazırlanırken, çocuğun elini cebine attığını görüp telaşa düştü.
En yakın arkadaşını bile düşüren bir yaramaz, öğretmenine de bir çakıyla saldırabilirdi. Ona karşı korunmaya hazırlanırken, küçük çocuk teyzesinin bayramda hediye ettiği mendili çıkarttı ve düştüğü yerden kalkmaya çalışırken:
- Ceketiniz kanlandı öğretmenim!. dedi. Sileyim isterseniz...