Daha ilk günde, gelmem elimde değildi; muradıma ermeden de çaresiz, gideceğim; kalk da belini bağla ey sakıy; dünya gamını şarapla yıkayıp arıtacağım ben.
Derler ki: Kötülüklerden kaçınanlar, nasıl ve ne halde ölürlerse o çeşit haşredilirler; biz de onun için şarap içiyor, sevgiliyle beraber bulunuyoruz; olur ya, bizi de bu çeşit haşrederler.
Âleme gelmemek elimde olsaydı gelmezdim; ölmemek elimde olsaydı ölür müydüm hiç? Bundan daha iyisi de şuydu: Şu topraktan yaratılmış âleme ne geleydim, ne yaşayaydım, ne öleydim.
Dün gece çini tepsiyi taşa vurdum; sarhoştum, o yüzden bu taşkınlığı yaptım. Ama testi de bana hâl diliyle dedi ki:
Ben de senin gibiydim; sen de benim gibi olursun.
Oğul,
Her sırrı mâdem ki biliyorsun; ne diye boş yere bu kadar çarpınır, çırpınırsın? Değil mi ki bir iş, dileğince olmuyor; bari yaşadığın zamânı hoş geçir.
Hayyâm, günah ettim diye bu yasa batmak da nedir; gam yemekten az çok ne fayda elde edilir? Günah eden olmazsa, bağışlanmak da olmaz; bağışlanmak günah içindir; bu gam da nedir?