Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nazım Hikmet

Hece Dergisi - Sayı 121 (Ocak 2007 Özel Sayı 13)

Hece Dergisi

Hece Dergisi - Sayı 121 (Ocak 2007 Özel Sayı 13) Gönderileri

Hece Dergisi - Sayı 121 (Ocak 2007 Özel Sayı 13) kitaplarını, Hece Dergisi - Sayı 121 (Ocak 2007 Özel Sayı 13) sözleri ve alıntılarını, Hece Dergisi - Sayı 121 (Ocak 2007 Özel Sayı 13) yazarlarını, Hece Dergisi - Sayı 121 (Ocak 2007 Özel Sayı 13) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başkasının sırtından geçinmeyi seven ve bunu sermayeleştirenler için Nazım Hikmet bulunmaz bir mevzi, bir rezerv üretti hiç farkına varmadan. Asal bölünüşü devlet ile memleket kutupları iken bu gizi atlayıp sol-sağ, ilerici-gerici türü ithal tas­niflerle kıyılan ülke insanı, bir de Nazım Hikmet odaklı kamplara kapatıldı . Türki­ ye'de sol kültür Nazım Hikmet' i bayraklaştırdı ve sanayileştirdi. Nazım Hikmet kev­girinde ayıkla(n)mak, solun geliştirdiği bir rozet mantığıdır. Bu yoııa bir yandan ge­niş halk kitleleriyle irtibatın kodu, şifresi görevini üstlenmiş bir Nazım hikmet ro­mantizmi yaratıldı .Bu romantizmin sağladığı söylem manevraları. solculuğun taban sorununu çözebilecek koridorlar açtı
Mehmet Akif na­sıl Diyanet patentli hutbelerin en fazla aşındırdığı tok sesli bir azarlama konservesi­ne indirgenmişse; Necip Fazıl nasıl sadece Sakarya Türküsü 'ndeki, Zindandan Meh­met'e Mektup'taki öfke virtüözüyse, Yahya Kemal nasıl sadece şanlı sayfalar müze­siyle İstanbul kartpostalından ibaretse benzer modülasyon tuzağına Nazım Hikmet de düştü, düşürüldü.
Sayfa 32 - Hece dergisiKitabı okuyor
Reklam
Kavramların tokuşturulurken kişilerin bir sipere, siperden atılan bir bombaya; karşı tabyayı vurmak için mitralyöze kolay dönüştürülebildiği bir ortamda Nazım Hikmet ne yazık ki şiir verimi yerine siyasal macerasının dolambaçlarına boyandı .
Sayfa 32 - Hece dergisiKitabı okuyor
Bir şairi kendi yurttaşından,kendi dildeşinden farklı kılan ana hat, onun gündelik dilden ibaret bir imlemeler ağına rıza göstermemesidir. Bu bir memnuniyetsizlik ta­kıntısı değildir elbet. Kendi dilinin genişliğinden ve derinliğinden duyulan bir şüphe­nin, dile karşı muannid bir tatminsizliğin çok üstünde bir algı keskinliğidir bu olsa olsa.
Sayfa 31 - Hece dergisiKitabı okuyor
Şair hangi dünya görüşünden hangi yaşantı stilinden beslenirse beslensin kesin bir çizgiyle ayrılır toplumundan: O sosyal organizasyonun örgülediği bir kişilik, ko­lektif kabullerin onayından geçmiş bir dilsel figür olamayacak kadar başarısızdır.
Sayfa 31 - Hece dergisiKitabı okuyor
"NEREDEN GELİP NERE GİDİYORUZ?
Nereden gelip nereye gidiyoruz? Belimizi doğrultup kalktığımızdan beri iyi ayak üstün, kolumuzu bir soya boyu uzattığımızdan beri, Taşı yonttuğumuz beri yıkan da yaratan da biziz yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada Nereden gelip nereye gidiyoruz? Arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz kanlı, arkamızda kalan yollarda ulu uyumları ellerimizin, aklımızın,yüreğimizin, toprakta, taşta, tunçta, tuvalde, çelikte ve plastikte. Nereden gelip nereye gidiyoruz? kanlı ayak izlerimiz midir önümüzdeki yollarda duran? bir cehennem çıkmazında mı sona erecek önümüzdeki yollar? Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Sayfa 29 - Hece dergisiKitabı okuyor
Reklam
Nazım Hikmet
"Komünizmin tüm dünyada tam zaferine, yani dünyada ne para, ne devlet, ne si­lahlı kuvvetler, ne partiler kalmayıncaya kadar, bu koşullar oluşuncaya kadar küçük ya da büyük kişi tapınmacılıklarının ortaya çıkma tehlikesi he zaman vardır. Buna karşı mücadelenin biricik silahı, Lenin ilkelerinin doğru bir kavranışı ve tüm sosya­list ülkelerde, siyasal ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında gerçekleştirilmesidir."
Sayfa 26 - Hece dergisiKitabı okuyor
"Bazen bir şeyin ismi, cisminin tamamen zıddı olabilir. ..
Sayfa 24 - Hece dergisiKitabı okuyor
''Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye' de de istikbal amele sınıfınındır."
Sayfa 24 - Hece dergisiKitabı okuyor
"Türkiye'de, günümüze dek, bir ulusal burjuvazi gelişmemiştir. Kemalizm, dev­let erkini böylesi bir burjuvazinin oluşumunu kolaylaştınnak için kullanan bir bürok­rasiden başka bir şeyi temsil etmemektedir. Ancak gerici ve feodal güçler bu bürok­rasiye karşı manevralar çevirmekte; bu da bürokrasiyi kendini bir terör rejimiyle sa­vunmak zorunda bırakmaktadır. Proleteryanın Kemalist hükumete karşı siyasal mü­ cadelesi, gericileri desteklemeye eş değer olacaktır; zaten Türk proleteryası da çok zayıf, deneyimsiz ve sınıf bilincinden yoksundur. TKP' nin halihazırdaki görevi, emekçileri eğitmekten, onların kısmi istemlerini desteklemekten, onlarda sınırlarının dayanışma duygusunu uyandırmaktan ibarettir." (Şevket Süreyya'nın Dr. Şefik Hüs­ nü'nün raporundaki görüşleri, 1 927).
Sayfa 24 - Hece dergisiKitabı okuyor
Reklam
Burjuvazi iktidara yerleştiğinde bir demokrasi vaki değildir.
Sayfa 23 - Hece dergisiKitabı okuyor
insanları bu cemiyet şartları berbat ediyor. Yeni nesil bu şartlar ortasında yetiştigi müddetçe nafile. Bundan dolayı çocukları aileden alma­lı. Dağbaşı gibi münzevi yerlerde mektepler açmalı. Bu pis cemiyete temas ettirme­den yetiştirmeli. Böylece sağlam zihniyetli bir nesil meydana gelir."
Sayfa 20 - Hece dergisiKitabı okuyor
Son söz: N. Hikmet bir vatan haini değildir. Yanlış da olsa, özentiye de kaçsa bir fikrin samimi hamili olan bir kişiliktir. Bunun çilesine göğüs gelmiş ve doğru bildi­ğini ulu orta söylemekten ve yazmaktan çekinmemiştir. Bu ülkede yaşanan acılara ve yanlışlara cesurca dikkat çekmiştir. Reçetesindeki ilaçlar Ülke'nin metabolizmasına uyum sağlamayacak türden ilaçlar olsa da bünyedeki iltihaplanma ve ritim bozukluk­larından duyulan sancıyı içten içe hissetmiş ve yaşamıştır. Ama daha önce de değin­diğimiz gibi O, hep şiirinin peşinde olan bir adamdır: Yalnız ve tenha.
Hece dergisiKitabı okuyor
Fikir de dahil olmak üzere her şeyin ithal edildiği bir ülkede özgür ve özgün yerli seslerin duyulması, bu seslere kulak kabartılması beklenemez. çünkü, oktavlı sesler tarihin hiç bir döneminde konjonktürün algı frekansına girmemiştir. Çok tiz ve rahat­sız edici bulunmuştur. Zaten bu sesler, frekansi geniş bir çağı yakaladıklarında tarihin yönü değişmiştir. Fakat genellikle kendilerinden kısık sesle çağı terennüm etmeleri hatta moda şarkıları söylemeleri istenmiştir. İtaatsizlikleri halinde seslerinin hapsedi­lerek kısılacağı tehdidinde bulunulmuş ve çoğunlukla da ses kısıklığına mahkum edil­mişlerdir. Oysa sözünü ettiğimiz ses sahipleri yolunda gitmeyen bir şeylerin uyarıcısı durumundadırlar ve çığlık atarlar. Çığlıksa, normali işaretlemez; korku veya sevinç ifade eder.
Hece dergisiKitabı okuyor
Özellikle, içinde bulunduğu dönemde yapıp ettikleriyle temayüz etmiş şahsiyetıerin paylaştığı ortak bir çizgi vardır: istisnaların dışında bir çok seçkin yazın ve aksiyon insanının her nedense dönemleriyle başı hoş değildir. Rahatsız etmişlerdir ve rahat­sız edilmişlerdir. Uyum içerisinde olmaları beklenen yerleşik düzenlerle bile ciddi anlamda çatıştıkları olmuştur. Neden mi? Çünkü,bu insanların ruhları, rutini üretme­si kaçınılmaz olan yerleşikliği kesinlikle kabul etmez. Yerleşik düzen, kendisini var kılan olguların yerleşik bir insicam halinde muhafaza edilmesini ister. Adı komü­nizm olsun, kapitalizm olsun ya da bir din devleti . . . fark etmez. Devletlerin ortak bir işleyiş düzeneği vardır ve sivriliklere asla müsaade etmez. Tüm devlet yapıları da as­lı itibarıyla muhafazakardır. çünkü, esas olan mevcudu korumaktır devlet için. Do­layısıyla yapıya entegrasyonu mümkün olabilecek (değişim değil) dönüşüm taleple­rini bile şüpheyle karşılar. Oysa sürekli bir devşirme, yoğurma, sentezleme ve yeni­yi arama faaliyeti içinde olan atak ruhlar söz konusu insicamı yetersiz bulur ve sü­rekli itiraz ederler. Bu da çatışmayı kaçınılmaz kılar.
Sayfa 13 - Hece dergisiKitabı okuyor
252 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.