Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Heidegger, Nazizm, Kadınlar, Felsefe

Alain Badiou

Heidegger, Nazizm, Kadınlar, Felsefe Gönderileri

Heidegger, Nazizm, Kadınlar, Felsefe kitaplarını, Heidegger, Nazizm, Kadınlar, Felsefe sözleri ve alıntılarını, Heidegger, Nazizm, Kadınlar, Felsefe yazarlarını, Heidegger, Nazizm, Kadınlar, Felsefe yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Heidegger/Elfride, varoluşçu döneme ait bir çift mi? Bir anlamda evet. Toplumsal ve entelektü­el dönüşümlerin dışında kalmayan çiftten istenen belli bir şey var. Çok biçimli bir suç ortaklığının sürekli yaratımı var. Çiftin içinden gelen, bir sada­kat/sadakatsizlik geriliminin yeni bir düzenleme­sini yaratma zorunluluğu var.
Sartre’a göre : ka­dınlar olumsaldır, yalnız Simone zorunludur.
Reklam
Eros
“Bu tanrının kanat çırpışları, ne zaman düşüncemde asli bir adım atsam beni okşar ve hiç gezinmediğim yollara atıverir”
Kadın her zaman meşrudur..
Heidegger şöyle diyecektir: aşk şehveti durumsal bir coşku olarak değerlidir, oysa ancak eşin azizeliği tamamlanmış yapıtla boy ölçüşebilir. Sartre’a göre ise: kadınlar olumsaldır, yalnız Simone zorunludur. Sonunda, iki durumda da, üç parçalı bir bütün oluşturma girişimi söz konusu; ister evlenilmiş eş ister zorunlu kadın olsun, burada kadın her zaman meşrudur, ve kendi kalıcılığı adına davetsiz misafire geçici bir kutsama bahşeder.
Sayfa 90 - MonoklKitabı okudu
Azize = Phallus
Geleneğin dünyasında, mucizeler yaratmak aziz ve azizelerin başlıca yüklemidir, hatta çok uzun zaman boyunca erkekler ve kadınlar, -soruşturma ve tanıklara gereksinim duyan- bir bakıma maddi olan bu temel üzerinden aziz mertebesine yükseltildi. Her kadına "azize" denebilir yeter ki en azından bir mucize gerçekleştirebilsin, aşık çıplaklığının mucizesini. Psikanaliz, bu mucizenin, kadın bedeninin sembolik düzenin anahtarı olan bütün Phallus (Fallus) gerçeğini yaratacak ölçüde olduğunu ortaya koymuştur. Kadının üzerindeki örtünün kaldırılışı, sembolik düzenin tamamını "gerçek kılar", bu ifadeyi kullanmaya cüret edelim. Sonuç olarak, dini kelime dağarcığının kullanılmasının, yalnızca, iyi bilinen şu sözcenin öne alınmış çevriyazımı olduğunu belirtelim: "Girl is Phallus". Böylece, Azize uygulanamayacak şu formülü elde ediyoruz: "Azize = Phallus".
Sayfa 82 - MonoklKitabı okudu
Güven, üzeri örtülü olana evet diyebilme gücüdür..
Sayfa 76 - Monokl -HeideggerKitabı okudu
Reklam
Heidegger kesinlikle büyük bir filozoftur, ama ayrıca ve aynı zamanda çok sıradan bir Nazi’ydi. Bu böyle. Gerisiyle felsefe uğraşsın! Felsefe, ne olguları yadsıyarak, ne de aforoz ederek işin içinden çıkabilir..
Sayfa 60 - MonoklKitabı okudu
Felsefe, ne olguları yadsıya­rak, ne de aforoz ederek işin içinden çıkabilir.
Sayfa 60 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Tarihsel sorun asla özür veya pişmanlığa ilişkin değildir, yapılan kötülüğü bilerek buna karşı ne ya­pılacağı konusunda verilen karara dayanır.
Sayfa 52 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Birçok yönüyle dönemlerinin yakınlaştırdığı Heideg­ger ile Sartre arasındaki asli fark, esasında biri Alman taşrası profesörüyken, ötekinin Parisli bir entelektüel olmasıdır. Kırsal mekanın yoğunluğuyla, bir başkentin kozmopolit saydamlığı arasındaki fark, aşk hayatının nüanslarında olsun, aşk hayatının kavramsal olarak yüceltilişinde olsun, her yerde algılanır. Hayatının kadınına “Kunduz” (Castor) demekle “sevgili küçük ruh” diye seslenmek tabii ki aynı şey değildir. Bu konularda, iki­yüzlü ve dinen yazgılı (destine) taşra varoluşçuluğun­dan ve daha açıkgörüşlü (ve daha sinik?) ve siyaseten yazgılı büyük şehir varoluşçuluğundan bahsedilebilir.
Reklam
Tüm bu genç oğlan ve kızlar için, yani Martin, Jean-Paul, Simone ve Elfride için, iki savaş ara­sında, çılgın 1920’lerdeyiz, eski adetlerin sal­lantıda olduğu, yeni bir çifte ve bunun arzuların değişkenliğiyle olan ilişkisine dair yeni bir viz­yonun din ve aile baskısını bozduğu bir zamanda. Bu, her şeyin ötesinde, varoluşçuluğun; hal ve ta­vır özgürlüğü, seçim gücü ve toplumsal verilerin durgunluğu arasındaki bu yeni iletişimin sahası­dır.
Heidegger kesinlikle büyük bir filozoftur, ama ayrıca ve aynı zamanda çok sıradan bir Nazi’ydi. Bu böyle. Geri­siyle felsefe uğraşsın! Felsefe, ne olguları yadsıya­rak, ne de aforoz ederek işin içinden çıkabilir. Biz burada düşüncenin yüceliğinin ve kanının bayağı­lığının, evrensel boyutlardaki yaratıcı kapasitenin ve taşralı bir profesörün kısıtlı tikelliğinin varo­luşçu da denebilecek diyalektik sınırlarındayız.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.