Hiçbir hükümet bilimsel ilkelerin gerçekleri üzerine karar verme veya herhangi şekilde araştırılan sorunların özelliğini buyurma hakkına sahip değildir. Ne de hiçbir hükümet, sanatsal yaratıların estetik değerlerini belirleyebilir, edebi veya sanatsal ifade şekillerini kısıtlayabilir. Ayrıca ekonomik, tarihsel, dini veya felsefi öğretilerin geçerliliği üzerinde de bir şey telaffuz edemez. Bunun yerine hükümetin vatandaşlarının özgürlüğünü koruma ve onların insan ırkının gelişmesine ve daha ileri serüvenlerine katkıda bulunmasına izin verme görevi vardır.
Bazı insanlar "Bilmeden nasıl yaşıyorsunuz?" diye sorarlar. Bununla ne kastettiklerini anlamıyorum. Ben hep bilmeden yaşadım. Oldukça kolay bir şey. Benim bilmek istediğim sizin şeyleri nasıl bildiğinizdir.
Bana tek söyleyeceğiniz şey dün ne olduğuysa bu bilginin gerçek bir değeri yoktur. Gerçek anlamda bir şey yapıyorsanız yarın ne olacağı hakkında bir şey söylemeniz gerekir, zira bu yalnızca gerekli değil eğlencelidir de. Sadece boynunuzu uzatıp biraz etrafa bakmaya istekli olmanız lazım.
İnsanların dürüst olmadığına dikkat çekmek isterim. Bilim insanları da öyle dürüst falan değildir. Genellikle insanlar onların dürüst olduğunu düşünür. Bu daha da kötüdür. Dürüstten kastım sadece doğruyu söyleyen değildir. Tüm durumu açıklığa kavuşturandır. Bir başkasının kendi kararını vermesi için gerekli bilgiyi açıklığa kavuşturan.
"İstisnalar, kaideyi sınar" ya da bir başka şekilde söylersek, "İstisna, kaidenin yanlış olduğunu kanıtlar." Bu bilimin ilkesidir. Herhangi bir kuralda istisna varsa ve bu gözlemle kanıtlanırsa, o kural yanlıştır.