Keşke, diyorum.. bazen, keşke beklediğim bir şeyler olsa. Gelmesini beklediğim biri, olmasını beklediğim olay ... Gelmeyeceğini, olmayacağını bilsem de beklesem.
Çocuk, bir akşam, buralardaki kızlı erkekli gidilebilen az sayıdaki birahanelerden birinde arka masamıza düşmüştü. Gece boyunca, nasıl olur da kavga çıkartırız diye kafa yormuştuk. Aslında kolay şeydir. "Bir şey mi dedin birader?" dersin, biraz sert bir sesle. Karşındaki her koşulda bu sertlikten etkilenir, onun da sesi, "Hayır," der ken sert çıkar. Kendini haklı göstermek istiyorsan, "Bağırma lan," der, öyle vurursun. Ama bu bize yakışmazdı. Kolay bir yoldu, daha inceliklisini bulmamız gerekirdi. Bulamamıştık.
“Yıllardır el sürmediğim ne çok kitap. Her biri, onu okuduğum zamana taşıdı beni. Hepsinden üç beş sayfa okudum, altını çizdiğim satırlara, dizelere baktım. Sabahı etmişim. O cümleler, hayal meyal, neden altlarının çizildiğini söylediler..”
Belki bir gün seninle de herhangi iki kişi gibi rastlaşırız. Ne sevinç, ne öfke olur gözlerimizde, oturur konuşuruz. Bütün sözcükler gıcır gıcır olur o zaman. Yanlış anlamlarını çoktan unutmuşuzdur. Masaya "masa" deriz, gülümsemeye "gülümseme"...