Mehmet Efe’nin bu eseri, genç bir gazetenin bir köşesinde yazılmış, ancak ‘köşe’sinde kalmasına imkan olmayan yazıları içeriyor. Yine aynı hassasiyet, yine aynı heyecan... Kendi bulunması gereken yeri, bozulmadan ve çarklar arasında un-ufak edilmeden ‘kendisi’ olarak kalacağı yeri imleyen ve bunu bir gönül bağı ile paylaşan, yazmanın sorumluluğunu bir ‘insan’ olarak hisseden ve haksızlıklara ‘dur!’ diye haykıran bir ses var, sayfalar arasında. O ses, bizi en nazik yerimizden yakalıyor ve sesleniyor:
‘Hiçbir şeye katılmıyorum, hiçbir şeye!’ Hiçbir şeye katılmamanın, aynı zamanda nelere katılındığını gösterdiğini anlayanlar için...