En Beğenilen Hitchcock Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Hitchcock sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hitchcock kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir Kentin 24 Saati
Bazen bir filmin projesi, belirsiz bir fikirle başlar. Örneğin bir fikir olarak, bir kentin yaşamındaki 24 saati yapmak isterdim, bu filmi başından sonuna kadar şu anda aklımda canlandırabiliyorum. Olaylar, arka plandakiler, tümüyle dairesel bir hareket içinde, bir döngü gibi... Film, sabahın 5'inde gün doğarken kapının dibinde yatan bir serserinin burnunun üzerinde vızıldayan bir sinekle başlıyor. Sonra kentteki yaşamın erken saatlerdeki ilk kımıldanışları... Besin maddelerinin, kente ilk varışından başlayarak, dağıtımını, satışını, insanlar tarafından satın alınışını, pişirilmesini ve tüketiminin çeşitli biçimlerini göstererek, bir antolojisini yapmayı isterdim. Besin maddelerinin başına çeşitli otellerde neler geliyor, nasıl düzenleniyor, nasıl yok ediliyor. Ve filmin sonlarına doğru aşama aşama lağımlar gösterilecek ve çöpler okyanusa dökülecekti. Böylece de taze sebzelerin pırıltısıyla başlayıp lağımlara akan pislikle biten bir döngü oluşacaktı. Tematik olarak da bu döngü, insanların iyi ve güzel şeylere neler yaptıklarını göstermiş olacaktı. Bu tema, insanlığın kokuşmuşluğu olabilirdi. Bunu tüm kente yayabilir, her şeyi filme alabilir ve hepsini gösterebilirdiniz.
The Owls are Not What They Seem
Psycho'daki kuşlar benim dikkatimi çekmişti: Birer simge gibiydiler. Anthony Perkins'in, kendi annesinin cesedinin içini saman çöpleriyle doldurduğuna göre, taksidermi ile ilgilendiği açıktı. Ama örneğin, filmdeki baykuşun başka bir anlamı vardır. Baykuşlar gecelerin dünyasına aittirler, gözetleyicidirler. İşte bu, Perkins'teki mazoşizmi çağrıştırıyor. Kuşları yakından tanıyor ve kendisini her zaman izlediklerini biliyor. Kendi suçunu, onların bilen gözlerinden okuyor.
Reklam
Montaj ve Kuleshov Efekti
Arka Pencere, tam anlamıyla özgün bir sinema filmi yapmak için bir fırsattı. Elinizde yerinden kıpırdamayan ve dışarıyı izleyen bir adam var. Bu filmin bir parçası. İkinci parçası ise, onun tepkilerini gösteriyor. Bu aslında sinemasal düşüncenin en özgün anlatımıdır. Biliyorsunuz, Pudovkin de bu konuyla ilgilenmişti. Montaj sanatı üzerine yazdığı kitaplarından birinde, öğretmeni Kuleshov'un bir deneyimini anlatıyor. Rus aktör Ivan Mosjoukine'nin bir yakın çekimini görüyorsunuz. Hemen ardından, ölmüş bir bebeğin çekimi geliyor. Kamera yeniden Mosjoukine'nin yüzüne dönünce, onun yüzünde acıma ve merhamet duygularını okuyorsunuz. ardından ölü bebeği bir yana bırakıp, bir tabak dolusu çorba gösteriliyor. Tekrar Mosjoukine'ye dönünce, yüz ifadesi sanki aç bir insan izlenimi veriyor. Her ikisinde de aynı çekim kullanıldığı ve yüz hatları aynı olduğu halde, verdiği anlam farklı. Aynı biçimde, pencereden dışarı bakınca sepet içindeki küçük köpeği gören James Stewart'ın yakın çekimini ele alalım. Yüzünde şefkat dolu bir ifade var. Ama eğer küçük köpeğin yerine, açık pencere önünde cimnastik yapan yarı çıplak bir kız gösterirseniz ve hemen ardından gülümseyen Stewart'a kesme yaparsanız, bu kez pis ve yaşlı bir çapkın izlenimi verecektir.
Politika
Halk sinemada politikayla ilgilenmez.
Antagonist
Kötü adam ne kadar iyiyse film de o kadar iyidir. Bu en önemli kuraldır.
Aktörlük
Bir film tam ve doğru olarak sahnelenirse, gerilim ve dramatik etki yaratmak için oyuncunun ustalığına ya da kişiliğine dayanmaya pek gerek kalmaz. Benim görüşüme göre, bir aktörde gerekli olan baş unsur, hiçbir şey yapmamayı becerebilecek yetenekte olmasıdır. Ancak bunu yapabilmek göründüğü kadar kolay değildir. Yönetmen ve kamera tarafından kullanılmaya ve oynadığı filmin içinde eritilmeye razı olmalıdır. Kameranın doğru vurguyu ve en etkili dramatik noktaları belirlemesine izin vermelidir.
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.