Hitit: Anadolu Rüzgarı - Dünya Uygarlıkları Sözleri ve Alıntıları
Hitit: Anadolu Rüzgarı - Dünya Uygarlıkları sözleri ve alıntılarını, Hitit: Anadolu Rüzgarı - Dünya Uygarlıkları kitap alıntılarını, Hitit: Anadolu Rüzgarı - Dünya Uygarlıkları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kuşata adı verilen başlık parası yerine geçen hediyeler erkek tarafından kızın babasına verilirdi...
Kraliçenin krallıkta yetkileri yüksekti. Halk arasında çok evlilik geleneği olmaz. Günümüzdeki Medeni kanunlarda belirtildiği gibi bir erkek yasal olarak sadece bir kadınla evlenme özgürlüğüne sahipti. Bir kadın, Hitit geleneğine göre evlendikten sonra zina yapmışsa ölüm ile cezalandırılırdı. Evli bir erkek zorla birine sahip olduğu zaman, cezası ağırdı ancak kadının evinde yakalandığı zaman ceza verilmezdi.
Hititler kişilik haklarıyla insanların insanca yaşamalarına son derece önem vermişlerdi. Krallık sınırları içinde dil ve ibadet serbestti. Herkes geleneklerine göre kendi ana dili ile konuşabilir ve yerel Tanrısı varsa tapınabilir, törenler yapabilirdi. Modern çağı yakalayan Hititler işgal ettiği kentlerin dinsel inançlarını, tapındıkları tanrılarını da benimseyerek inançlar arasına koyarlardı. Esirler üzerinde uygulanan işkencelerle ilgili hiçbir belge bulunamamıştır. Bundan dolayı Hititler esirler ve tutuklulara insanca davranmışlardı. Ölüm cezası sadece krallığa karşı gelenlerle, büyü yapanlara verilen bir cezaydı. Ancak kralın ölüm cezasını kaldırma yetkisi vardı.
Kral aldığı kararın Panku adlı soylular meclisine onaylatmak zorundaydı. Panku sözcüğü "hep birlikte" anlamına gelir. Krallığın bile üstünde olduğu ifade edilen bir üst mahkeme kuruludur. Soylular meclisi olarak da düşünülür
Yaklaşık MÖ. 1800 civarında, Anadolu'da yaşayanlar, (Özellikle Hatti'ler) tarihin başlangıç dönemlerinde yerli bir dili kullanırlardı. Önceleri bu dili kullananlar da Hattiler ve Hint Avrupa kökenli oldukları öne sürülen Hititlerdi. Yerli dil grubuna ait Hattiler ve Hint Avrupalı Hititler hakkında ilk bilgilerin edinildiği dönemlerin MÖ 1800 yıllarına dayandığı ifade edilir...
Güne başlayan güneş sabahın erken saatlerinde eski uygarlık izlerinden kalan yüzlerce kalıntının üzerine şiir gibi yansır. Bu yansıma; bir doğa harikası şeklinde dönüşerek güncel yaşamdan eskiye dönüşün yaşam kesitlerini renklendirmektedir.
Özellikle Hitit kadınlarının ekmek üzerindeki çeşitlemeleri ve uyguladıkları estetiği inkar etmemek gerekmektedir. Arkeolojik araştırma ve kazalarda Boğazköy ve yakınlarında ortaya çıkarılan tahıl depoları bu tezi savunacak niteliktedir. Yaklaşık 180 çeşit ekmek yapan Hititli kadınlar çoğunlukla yağlı ekmek, acı ekmek, biralı ekmek, Narlı ekmek, ballı ekmek üzüm salkımlı ekmek, ekmek pudingi ve bezelyeli ekmek çeşitlerini günlük yaşamdaki yiyecekler sırasında ilk sıraya taşımışlardı. Ekmek yapmanın dışında hititli kadınlar et pişirmede de ustaydılar.
1914'te Dilbilimci Bedric Hrozny bulunan tabletlerdeki yazı dilini çözdü ve ilk çözülen kelime ise şuydu; Önce ekmek yiyeceksiniz, sonra su içeceksiniz....
Mezopotamya coğrafyasında önemli izler bırakmış Akadların tüm işlerinde mühür kullandıkları tespit edilmiştir. Hatta kuşattıkları Kent krallıklarının geleneksel yapısına göre mühürler yapmışlardı. Kil, taş ve mermerden hazırladıkları silindir mühürlerin baskı yoluyla ortaya çıkan görselleri bile düşündürücüdür. Çoğunlukla müdürlerini boyunlarında taşırlardı.