Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hitler Oyuncağımı Çaldı

Judith Kerr

Hitler Oyuncağımı Çaldı Gönderileri

Hitler Oyuncağımı Çaldı kitaplarını, Hitler Oyuncağımı Çaldı sözleri ve alıntılarını, Hitler Oyuncağımı Çaldı yazarlarını, Hitler Oyuncağımı Çaldı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
-Aynısı olmayacak, burası bizim yurdumuz değil. Bizim bir yurdumuz olacağını sanıyor musunuz? -Sanmıyorum. Bütün yaşamlarını bir yere bağlı olarak geçiren insanlar gibi olamayız. Ama azar azar her yer bizim yurdumuz olacak. Kanımca insan böyle de mutlu olabilir.
Reklam
"Çok korkuyorum." "Neden korkuyorsun kızım?" "Kendimi gerçek bir mülteci, sığıntı hissetmemden." dedi ve hıçkırıklara boğuldu.
Benim söyleyeceğim tek söz, sizlerden ayrılmamak. Nerede nasıl olması önemli değil. Parasızlık, bu sabah işçinin yaptıkları bile umurumda değil. Yeter ki dördümüz birlikte olalım.
İlginç bir şey, dedi. İnsanın herkesten çok üzüntüsü varken, herkesten daha neşeli görünmesi. Bravo doğrusu.
Reklam
Herkesten farklı olmak senin hiç sinirlerini bozmuyor mu?
-O madam değil, mösyö diye kulağına fısıldadı. "Hem Bonsoir"un anlamı iyi akşamlar demek aptal.
-Şey, küçük bir ödül canım. Bin mak günümüzde bir işe yaramıyor ki. Bence bin marktan fazla yaparım. Sen aynı kanıda değil misin? -Evet, aynı kanıdayım. -Nazi gangsterlerin beceriksizliğini Hitler'e yazıp, şikayet edeceğim..
- Tüm dünya yüzüne dağılmış Yahudiler vardır. Naziler onlar için korkunç yalanlar uydurdular. Bizim gibi insanların onların yalanlarını çürütmesi gerekiyor. Yahudi, Çingene, Çinli, tümü insandır. Almanlar da insan... -Nasıl çürüteceğiz? -Diğer insanlardan daha iyi olarak. Örneğin Naziler der ki, Yahudiler şerefsizdir. O zaman bizim diğer insanlar kadar şerefli olmamız yetmez. Daha şerefli, daha çalışkan, dürüst olmak zorundayız. Anna hemen, Berlin'deki kitapçıdan aldığı kalemi anımsadı. Gürültüye gitmiş parasını tam ödememişti. Üstelik kitapçıyı uyarmamıştı. Kendini suçlu hissetti. Belki Naziler bunu duymuştu.
Reklam
O tanınmış profesör, geceleri köpek kulübesinde yatardı. Zincir ayağa kalkmasını engelleyecek biçimde kısaydı. İki ay sonra profesör delirmişti. Yine aynı köpek kulübesinde aynı zincire bağlıydı. Üstelik gelene geçene küçük bir fino gibi gerçekten havlıyordu. Ama artık o bunun bilincinde değildi.
Naziler onları bir köpek kulübesine zincirliyorlarmış. Köpek kulübesi, toplama kampının ortasındaymış. Orada bağlı olan profesör, her gelip geçene havlamak zorundaymış. Önündeki çanağa atılan kırıntılara eliyle dokunmak yasak. Ağzıyla, diliyle yiyecekmiş.
Göçmenlerden bazıları, İngiltere'de filmlerde iş bulmuştu. Eskiden varlıklı olan kimileri ise şimdi ekonomik güçlük içindelermiş. Eşleri evlere temizliğe gidiyormuş. Tanınmış bir profesör tutuklanıp toplama kampına gönderilmiş. Anna bu kampların Hitler'e karşı olanlar için yapılmış, özel kamplar olduğunu anımsayıp ürperdi.
-Yavrum onlar, babanın kütüphanesindeki kitaplar değildi. Yazdığı kitaplardı. Naziler memlekete kocaman bir meydan ateşi yaktılar. Ve buldukları her değerli kitabı ateşe attılar. Yalnız babanın değil, daha nice Einstein, Freud, H.G. Wells gibi seçkin yazarların eserlerini yaktılar.
Naziler "Yangını solcular, Komünistler çıkardılar. Böylesi büyük terörlere, ancak Naziler karşı koyabilir. O halde seçimlerde oylarınızı bize verin." diyorlardı. Oysa yangını çıkaranların Naziler olduğunu duymayan kalmamıştı.
165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.