Bir varmış, bir yokmuş. Çook eskiden "adı var, kendi yok" bir ülke varmış. Bu ülkede "kendi var, adı yok" bir yönetim varmış. "Adı var, kendi yok" ülkesinin, "adı yok, kendi var" yönetimi altında, "ne var, ne yok" insanlar yaşarmış.
Ad ada benzer, yer yere benzer, er ere benzer, kişi kişiye, dişi dişiye benzer; masal söyleriz kimse alınmaya! Dilimiz sürçer adınız geçer, kimse darılmaya!
Bu bilinen dünya üzerinde yaşayanların
bilmedikleri bir başka dünya daha varmış.
O bilinmeyen başka dünyanın altı kıtası ile,
o altı kıtada yaşayanların bilmedikleri bir de yedinci kıtada
yaşayanların, o kıta içinde bilmedikleri bir memleket varmış.
İşte bu bilinmeyen dünyanın, bilinmeyen kıtasındaki bilinmeyen
memleketin bilinmeyen
*Ad ada benzer, yer yere benzer, er ere benzer, kişi kişiye, dişi dişiye benzer; masal söyleriz, kimse alınmaya! Dilimiz sürçer, adınız geçer, kimse darılmaya!
*Masal değil mi bu ya...Öyleyse söze"Bir varmış, bir yokmuş" diye başlayacağız. Masal değil de nutuk olsa "Sayın Yurttaşlar!" diye başlardık söze.Her sözün kendine göre ayrı bir başlangıcı oluyor.