Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Düşüncesinin İlkeleri / 2 Cilt Takım

Hüccetullahi'l- Baliğa

Şah Veliyullah Dihlevi

En Eski Hüccetullahi'l- Baliğa Sözleri ve Alıntıları

En Eski Hüccetullahi'l- Baliğa sözleri ve alıntılarını, en eski Hüccetullahi'l- Baliğa kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"...Artık onlar (İslam alimleri), kendilerini furu ve mezhepler arası hilafa dair olan fıkıh kitaplarına vermişlerdi..."
"Bil ki, birçok hadîslere göre varlık içinde maddi olmayan bir âlem vardır. Orada ma’nâlar, sıfat bakımından kendine münâsip sûretlerle bir misâle girer. Eşya, yeryüzünde vücûd bulmadan evvel orada tahakkuk eder. Eşya vücûd bulunca birer ma’nâ ile hüvviyyet kazanır. Alimlerin çoğusuna göre, cisimsiz tanınan bir çok eşya bir yerden bir yere intikal eder. Bir yerden bir yere iner de onları herkes görmez.”
Reklam
Sünnetullaha göre sonuçların doğması gereken sebeplerin birbiriyle karşı karşıya gelmesi halinde, eğer o sebeplerin sonuçlarının hepsinin meydana gelmesi imkânsız ise, ilâhî hikmet bu takdirde mutlak hayra en yakın olan şeyi dikkate almayı gerekli kılmıştır. Bu, “Terazi (mîzân) elindedir; indirir, kaldırır.” hadisinde terazi=mîzân sözcüğü ile; “Her an başka bir şen’dedir.” âyetinde de "şe’n” kelimesiyle ifade edilen bir durum olmaktadır.
Sayfa 55
Allah Teâlâ, ezelde insan türüne, insanoğlunun tevarüs edeceği istidada, onun meleki kuvvetine, hal ve kabiliyetine uygun düşecek şekilde açıklanmış olan ilimlere bakmıştır. Bütün bu ilimler, gaybın gaybında (âlem-i gaybı’l-gayb) belirlenmiş ve sayılmış olarak temessül etmiştir. Bu temessül, Eşarilerin “Kelâm-ı nefsî” dedikleri şeydir ve ilim, irâde ve kudretten ayrıdır.
Sayfa 72
İnsanlar yalnız başlarına şeriatın hükümlerine vakıf olamayabilirler. Çünkü insanlardan pek çoğunun aklı, hükümlerin içermiş olduğu maslahatların pek çoğunu yalnız başına kavrayabilecek düzeyde değildir.
Şeriatlarca belirlenen davranış kalıpları, manaya nisbetle lafız; varlığa nisbetle zihinde teşekkül eden ve kendisinden alınan suret, modele nisbetle resim, mefhuma nisbetle yazı mesabesindedir. Bütün bunlarda, delâlet eden ile medlûlü (mefhumu, delâlet ettiği şey) arasındaki ilişki güçlendikçe, aralarında ayrılmazlık (telâzum) ve örtüşme tamamlandıkça, artık onun, o olduğuna dair icmâ oluşur, sonra bu bilginin sureti ya da hakikati Arap-Acem bütün insanların zihinlerinde yer eder ve o şeyin üzerinde görüş birliği ederler. İnsan olup da içinde böyle bir yaklaşım bulundurmayan hiçbir kimse göremezsin. Belki biz bu şeyi, “vücûd şebehi li’l-medlûl” diye isimlendirebiliriz.
Sayfa 343
Reklam
“eğer hiç günah işlemeselerdi, Allah teâla onları yok eder, yerlerine başka bir kavim getirir, onlar günah işlerler, günahlarından tevbe ederler, Allah da onları affederdi.” müslim, tevbe, 9, 11.
olan bir şey varsa, o mutlaka olmaya en layık olduğu için olmuştur.
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.