Âh evet hisseme feryâd u figân düşer
Gönlümün gülzârına bülbül-i nâlân düşer
Ayrılık ateşiyle ciğerim kebâb olur
Yâdıma her bir gece kâkül-i cânan düşer
Sadece Mecnun değil, sadece Ferhad değil
Bu sevdanın yoluna han düşer, sultan düşer.
Temkîni kaybedip de ağyara dönüp baksa
Yağdırırım başına bin bir bela demişsin
...
Kebap olurken gönül firkatin yangınında
Bu firkat o serkeşe uygun ceza demişsin
...
Bir zerrede cihanın tüm esrârı gizlidir
Bir bakışta gizlidir nice manâ demişsin.
Biz ölüye benzedik lâkin ey yâr ölüye
Bilmez misin İsa'nın nefesiyle can gelir
Rabbim dilerse eğer cümle küffâr üstüne
Tıpkı Nuh'un tufanı gibi bir tufan gelir.
Susuz kaldım dağında, dört yanım yâd u ağyar
Gezdirme hasretinle bu cânı diyar diyar
Efgânımı bulutlar ve dahi taşlar duyar
Affının sancağını burcuma dikmeye gel