Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hunlar'dan Günümüze Türk Askeri Kültürü

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Tıpkı Sultan Alp Arslan gibi Türkiye Selçuklu Sultanı 2. Kılıç Arslan da, Miryokefalon Savaşı'ndan önce, Bizans Imparatoru Manuel'e barış önerisinde bulunmak için arka arkaya iki defa elçilik heyeti göndermiştir. Tıpkı Romanos Diogenes gibi,kendisini ham hayallere kaptırmış olan mağrur İmparator Manuel de, 'Cevabımı Konya'da vereceğim' diyerek, Selçuklu elçisini geri çevirmiştir."
Osmanlı Donanması'nda, buharlı gemiler dönemi öncesinde görev alan ilk İngiliz uzmanlar heyeti içerisindeki Daniel (inşaat), Times Nehri'ndeki gambotları inşa eden Richard White, Olaf (havuz mimarı) ve Spurring (gemi inşacısı) öne çıkan isimlerdir. Ancak İngiliz uzmanların Osmanlı'daki bu ilk görevlendirilmeleri kısa sürmüştür. Fransa'nın Mısır'ı işgalinin 1802'de son bulması akabinde bölgede yaşanan hakimiyet mücadeleleri sebebiyle İngiliz donanmasının tarihte ilk defa Çanakkale Boğazı'nı geçerek 1807'de İstanbul önlerine gelmesi, iki devlet arasındaki ilişkileri bozmuştur. İngiliz uzmanların Osmanlı bahriyesine asıl destekleri, buharlı gemilere geçişten sonra yaşanacaktır. Yeni dönem donanma inşasında yabancı uzmanlarla birlikte çalışan yerli mühendis, mimar ve teknisyenler de yabancıların refakatinde yeni teknikleri öğrenerek ve bilgilerini artırarak çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Sayfa 401 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
Reklam
Balkan Savaşı'ndan kısa bir süre sonra meclise 10 Ekim 1913 tarihinde "Askerlerin Siyasetle Uğraşmasını Men Eden Kanun'u teklif etmelerine sebep oldu. Askerî Ceza Kanunu'nda siyasî cürümlere karşı bir müeyyide olmadığından bu kanun tasarlanmıştı. Bu kanun, mecliste uzun tartışmalara sebep olurken, basında çıkan yazılarda da güncelliğini korudu. Nitekim bu kanun, kabinenin istifası ile kabul edilmediği gibi, yeni kurulan Gazi Ahmet Muhtar Paşa kabinesi ise, çıkardığı muvakkat kanunlarla sadece askerlerin değil, memurların da siyasetle iştigâlini yasaklayan bir dizi tedbirler aldı. Buna göre, subaylar siyasetle uğraşmayacaklarına dair yemin edecekler, askerî personelin seçme ve seçilme hakkı da yasaklanacaktı. Ordunun siyasetle bu derece içli-dışlı olması, ordu-millet anlayışında zedelenmelere yol açtı. Ancak, ordunun yukarıda ifade edilmeye çalışılan kanunların uygulamaya konulması ile tekrar eski itibarını geri alması mümkün olabilecekti. Birinci Dünya Savaşı'na girerken ilan edilen seferberlik ve sonrasında cephelerde yaşanan olaylar Türklerin tekrar ordu-millet anlayışı etrafında bütünleşmelerine hız verdi.
Sayfa 732 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
"Selçuklu birliklerini Tebriz veya Rey şehrinde toplayan Nizâmü'l-Mülk,onları Sultanın arkasından göndermeden önce, kendi önünde bir geçit töreni yaptırmak suretiyle bu birlikleri teftiş etmiştir. Vezir, bu teftiş sırasında, vücut bakımından cılız olan bir gulamı ordu saflarından dışarı çıkarmak istemiştir.Komutan Güherâyin,bu gulamın ordu saflarında kalması için vezir nezdinde şefaatte bulunmuştur. Bunun üzerine Nizamü'l-Mülk, 'Peki kalsın!Belki bize Bizans İmparatoru'nu tutsak olarak alıp getirir' diyerek,bu gulamla alay etmiştir. Tarihin ne garip bir tecellisidir ki,Malazgirt savaşında Bizans İmparatoru Romanes Diogenes'i tutsak alıp getiren kişi, bu gulam olmuştur."
Bir Latin, annesinin karnından dünyaya geldiği zaman surun içinde, yani sivil alanın içinde doğar. Bu yüzden "her Latin sivil doğar" iken, etrafı surlarla çevrili olmayan ve her yerin "askeri bölge", her bireyin de asker olduğu bozkırda "her Türk asker doğar". İşte "Her Türk asker doğar" sözünün ortaya çıkmasındaki sebep budur. Her Türk asker doğduğu için de Türkler "asker-millet "tir.
Sayfa 46 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
Reklam
Yusuf Has Hacib'e göre ordu komutanının sahip olması gereken özellikler:
"Onun yüreği harpte arslan yüreği gibi ve dövüşürken de bileği kaplan pençesi gibi olmalıdır. O, domuz gibi inatçı, kurt gibi kuvvetli, ayı gibi azılı ve yaban sığırı gibi kinci olmalıdır. Aynı zamanda, kırmızı tilki gibi hilekar olmalı; deve gibi kin ve öç gütmelidir. Kendisini saksağandan daha ihtiyatlı tutmalı; gözünü, kaya kuzgunu gibi uzaklara çevirmelidir. Arslan gibi hamiyeti yüksek tutmalı; baykuş gibi geceleri uykusuz geçirmelidir".
Sayfa 241 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.