Oturduklarında yiyip içmeye
Bir kasırga başlardı gürmeye!
Kadehleri dağ gibi büyük gürzdü
Şarapları dehşet ölümdü!
Meclisleri savaş yerine benzer
Ezgileri insanın içini ezer
Kılıcı kadeh diye kaldırırlar
Her yaralı gönlü ipek sanırlar
Azrâil onlara sâki olurdu
Merih yıldızı dansa koyulurdu!
Sazları, sözleri çığlık ve figan
Tefçileri sıtmalı titreyen can!
Halkın kem gözleri, acının zehri
İçki yudumlarken tek mezeleri...
Kanlı bezle şişeyi kapatırlar
Yaralardan şarap sel gibi akar!
Çığlıktı, acıydı, dertti, kederdi
Zevk u sefâ için bunlar yeterdi!
Güzellik ateştir ışıyıp durur
Yakan kimdir sadece tanrı bilir
Vuslat meğer ayrılık imiş YAZIK
Özlem ile a ağlayıp ah etti mi
Sıcak temmuzu kışa çevirir di
Mecnun ile çöle düşmedi ama
Hangi şehre baktıysa oldu sahra