I. Dünya Savaşı'nda Ermeniler ve Türkler

Huzurum

İlknur İnsaf Turan

Huzurum Hakkında

Huzurum konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

"Ben Zare. Safkan bir Ermeni'yim. Gözlerimi Osmanlı topraklarında dünyaya açtım. Dolayısıyla çevremde kendi yakınlarım kadar Türkler de oldu. Onlarla aramızda saygı, güven ve huzura dayalı bir ilişki vardı hep. Hatta birçoğunu kendi kanımdan insanlardan ayırt etmedim. Ayırt etmek ne demekti, bilinmezdi ki! Kapı komşumuz Nazriye Ana'yı büyükannem, Hacı Hakkı Ağa'yı büyükbabam gibi sevdim yıllarca. Dizlerinin dibinde oturdum kaç zaman. Onların çocukları da evimizden hiç çıkmazlardı. Bizim albenili kırmızı Surp Zadik yumurtalarımız, onların nefis muharrem ayı aşureleri Bizim Noel kutlamalarımız, onların bayramları Aynı gök kubbe altında birleşmiş insanlara seslendi yıllarca çan ve ezan sesi. Hiç rahatsız etmedi bir diğeri ötekini. Ta ki Birinci Dünya Savaşına kadar... Ermeniler ve Türkler düşmandı artık. Bir anda altüst oldu tüm yaşam. Her şeyimizi ve tüm sevdiklerimizi yitirmiş bir hâlde Nazriye Ana'mla yurdumuzdan ayrıldık. " Yıllarca bu topraklarda dostça yaşamış iki millet Türkler ve Ermeniler... "Huzurum" belirgin iki ırkı ele almış olmanın da ötesinde bu kavramları esasen sembolleştirerek tarafsızca dostluk mesajları vermeyi amaçlıyor. Savaşın sadece cephelerden ibaret olmadığını ispatlarcasına sivil hayatın da tüm yoksunluğunu etkileyici kurgusuyla ortaya seriyor. Bir yere ait olamamanın acısıdır yüreğindeki, istediğin tek şey bir parça huzurdur eskilerdeki gibi.
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 4 dk.Sayfa Sayısı: 320Basım Tarihi: Kasım 2014Yayınevi: Yakın Plan Yayınları
ISBN: 9786055027414Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 78.4
Erkek% 21.6
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İlknur İnsaf Turan
İlknur İnsaf TuranYazar · 6 kitap
Yazarın kendi kaleminden kendi hayati: Hayat akan su gibidir… Başlangıcı bellidir ama nereye döküleceği hiç belli değildir… Bu karmaşık hayata güzel Karadenizimin şirin ilçesi Fatsa da merhaba deyip ilkokul yıllarının sonuna kadar şirin mi şirin kasabamız Yalıköyde çocukluk yıllarımı geçirdim ve bunun sonunda ver elini İstanbul deyip hayatımın bu güne kadar olan dönemi Tuzla ve Pendik içinde geçirdim ve geçirmekteyim. İdealist ve hayallerimin peşinde koşan bir kişile sahibimdir. Pes etmeyi sevmem ve mükemmel olmak en büyük arzumdur. Kendimi bildim bileli öğretmen olmak istemişimdir ve elde ettim. Yazarlık ise aslında ne zaman, nasıl, neden başladı sorularına verilmeyecek bir cevap dilimi içinde belkide biraz içgüdüsel olarak başladı. Küçük yaşlardan itibaren kalem ve kağıt en sadık dostlarım olmayı başardılar. Denemeler, küçük hikayeler, masallar derken roman kapsamına ulaştı. Velhasıl sevdiğim mesleklerim beni hayata daha sıkı bağlıyor diyebilirim… Bundan böyle yakışıklı oğlum,güzel kızım,eşim ve ben bu akan hayatın içinde tutunmaya ve başarılar elde etmeye devam edeceğiz…