“Seslere, sazlara, şarkılara aldanma.
Bir mezarlıktır bu şehir.
Her şey ölü.
Putlar taş, odun.
İnsanlar onlardan daha beter
Daha boş, daha kof.
Sanır mısın ki,
Gökyüzünü kandil kandil süsleyen
Yıldızlar başkadır ?
Hayır, hepimiz aynı hamurdan var olduk.
Onların aydınlığı bir elbisedir.
Belki güneş, yahut bir diğeri
Gündüz soyar, gece giydirir.
Biliyorum, içimde o güneşten,
Yahut diğerlerinden daha üstün
Bir nurun özü var.
...
Kaynayıp duruyor...
Çıkış yolunu gösterecek rehberi arıyor.
O zaman gör, insanın nasıl göz kamaştırdığını,
Şerefinin nice nice âlemleri
Sarmalayıp aydınlattığını.”
"Lakin halk pek cahil. Kur'an vicdana ve akla hitab ediyor..Bunu idrak edene kadar, elbette o beyinleri henüz donmuş zavallı insanların böyle mucizelerden faydalanmaları gerekir."
“ Gün, hafta, ay, sene deriz ama,
Hiçbirisini göremeyiz,
Tutup durduramayız.
Onlar bir merdivenin
Yükselten basamaklarıdırlar.
Bastıkça havalanırız.
Bütün hüner bizdedir.
Hz.Fatıma, öğüt verdi: "Çocuklarımızı hep böyle ilerici ilimlerle beslersek, yeryüzü bir daha sapıklık nedir görmez ey kardeşlerim. Asıl vazife kadınlarındır. Nitekim Allah'ın Resulü 'Cennet kadınların ayağı altındadır.' diye boşuna buyurmadı. Öyle bir şerefi hak etmeliyiz."
Sana karıncayı ve bir arıyı
İncelemeni öğütlerim.
Biri yerde, diğeri havada,
Günde belki bin defa
Sabırla gider gelirler.
Topraktan ve çiçekten
Götürdükleri göze bile batmaz.
Fakat yuvalarını açınca,
Yer altında bir ambarla,
Kovanda bir bal tulumuyla karşılaşırsın.
Nasıl oluyor diye düşünme!
Sabir öyle bir güçtür ki,
Dileyene dağı devirtir.