En Beğenilen Hz. Mevlana: Bir Muhammedi Aşık Gönderileri
En Beğenilen Hz. Mevlana: Bir Muhammedi Aşık kitaplarını, en beğenilen Hz. Mevlana: Bir Muhammedi Aşık sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hz. Mevlana: Bir Muhammedi Aşık yazarlarını, en beğenilen Hz. Mevlana: Bir Muhammedi Aşık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz muhabbet kelimesini, “konuşmak ve sohbet” olarak anlıyoruz. Muhabbet kelimesi lügat mânâsı itibariyle “hubb,” yani “güzel” kelimesinden türemiştir. “Muhabbe,” karşındakini güzel görmek demektir. Karşılıklı olarak birbirini güzel görmeye “muhabbe” denir. İnsanlar da güzel gördükleri kimselerle konuşurlar, bunun için biz “konuşma”nın adını “muhabbet”e çevirmişiz. Aslında kelimenin lügat mânâsı “sevişme” demektir. Karşındakini sevme ve onun tarafından sevilme demektir muhabbet.
"Benim Peygamberimin yolu aşk yoludur. Ben aşk çocuğuyum ve benim anam aşktır."
Hz. Mevlânâ
Bir muhabbet velîsi Hz. Mevlânâ'nın aşk hakkındaki en önemli sözlerinden biridir bu beyit. Allah Resûlü'nün yolunun toprağı olmakla en büyük şeref sahibi olduğunu anlatan Hz. Mevlânâ Muhammed Celâleddîn-i Rûmî ile Hz. Peygamber arasındaki irtibatı öne çıkarıyor bu kitabında Ö. Tuğrul İnançer.
"Allahu Teâlâ 'Müminler Allah'ı şiddetle severler' buyuruyor. Şiddetle sevmenin adına 'aşk' derler yâhu. 'Eşeddü hubben lillah.' İşte Kur'ân-ı Kerîm'deki aşkın târifi. Hz. Peygamber ise 'Sevdiğinin adı geçip de depreşmeyen mürüvvetsizdir' buyuruyor. Tasavvuftaki unsurlardan biri olan aşkta, sembol şahsiyet Hz. Mevlânâ'dır. Bütün tasavvuf ekollerince 'Âşıkların Sultânı' olarak kabul edilir. Ötekiler peki? Onlar da öyledir ama sembol odur. Ve Hz. Mevlânâ'nın aşkı, Resûlullah Efendimizin aşkından asla farklı bir şey değildir..."
Unutmayın: imâna delil aramak deliliktir. Imâna delil aranmaz. Iman edilir, o kadar. Delil arandığı zaman, peygamber sözüne değil, bulduğun delillere inanırsın ki onun adına deneysel bilgi denir, iman denmez.
Tasavvuftaki, iki kanat ya da insanı yürüten iki bacak misali olan iki unsurun biri sohbet, biri hizmettir. Hatta hizmet, sohbete vesile olmaya yaradığı için makbuldür. Yani o zaman, sohbet en önemlisidir.
Bir sabah, herkes sabah namazına gitmekteyken, Belhli âlimler birbirleriyle karşılaşınca aralarından biri, “Yâhu dün akşam bir rüya gördüm” demiş. Diğerlerinin “Hayırdır inşallah?” diyerek mukabele etmelerinin ardından şöyle devam etmiş: “Resûlullah Efendimiz(sav) teşrif etti. ‘Bahâeddîn Veled’e bundan sonra Âlimlerin Sultânı, yani Sultânü’l-Ulemâ diye hitap edin!’ buyurdu.” Başka bir âlim, “Yâhu haklısın kardeşim” demiş, “bana da söyledi, ben de aynı rüyayı gördüm.” Derken üçüncü bir adam, derken bir beşinci adam… Tam kırk bir kişi aynı rüyayı görmüş. Buna rüya demezler, buna “haber” derler. Resûl-i Kibriya Aleyhi ekmelü’t-tehâyâ Efendimiz Hazretleri, bütün âlimlere teker teker, “Bundan sonra Bahâeddîn Veled’e ‘Sultânü’l-Ulemâ’ yani ‘Bilginlerin Sultânı’ şeklinde hitap edeceksiniz” diye tenbih buyurmuş. İşte o zat, Hz. Mevlânâ’nm babasıdır.