Hz. Muhammed'in Hayatı

Martin Lings

Hz. Muhammed'in Hayatı Gönderileri

Hz. Muhammed'in Hayatı kitaplarını, Hz. Muhammed'in Hayatı sözleri ve alıntılarını, Hz. Muhammed'in Hayatı yazarlarını, Hz. Muhammed'in Hayatı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Siret-i Nebi
Şimdi “Nur şehri” diye anılan Medîne’de büyük bir üzüntü yaşanıyordu. Sahabeden her biri ağladığı için başkalarını azarlıyor, fakat kendisi ağlıyordu. Niye ağladığı sorulduğunda Ümmü Eymen, “Ben O’nun için ağlamıyorum” dedi. “O’nun bu dünyadan daha iyi olan bir yere gittiğini sanki bilmiyor muyum? Fakat ben bize gökten gelen haberler kesildiği için ağlıyorum..”
Sayfa 477 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
Siret-i Nebi
Üçü de bu şeref meselesinde kendisinin haklı olduğunu düşünecek nedenlere sahipti. Bu nedenle Peygamber (s.a.v) kararını açıklamadan önce hepsini de öven sözler söyledi. İşte o zaman Ca’fer’e: “Görünüşün ve karakterin bana benziyor” demişti. Hepsini övücü sözlerle memnun ettikten sonra Ca’fer’in lehine olan kararını açıkladı. “Onun üzerinde en çok senin hakın var” dedi. “Annenin kız kardeşi de bir annedir”. Ca’fer hiçbir şey söylemedi; fakat ayağa kalkıp Peygamber (s.a.v)’in etrafında dans ederek bir daire çizdi. Peygamber (s.a.v), “Ca‘fer bu da ne?” diye sordu. O şu cevabı verdi: “Habeşistanlıların krallarına yaptıkları bir şeref gösterisi. Necâşî ne zaman birine sevineceği bir şey verse o adam ayağa kalkar ve onun etrafında dans eder.”
Sayfa 390 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
Fıtratını (yaratılış özellik ve gayesini) koruyan insan için, Allah'a şükürle birleştirildiğinde, doğal zevkler bile ibadete dönüşür. Bu nedenle Peygamber ﷺ şahsıyla ilgili olarak, duygulara hitap eden hazları ve namazın verdiği hazzı aynı çerçevede ele almıştır : "Bana güzel koku ve kadın sevdirildi. Namaz ise gözlerime serinlik verir."
Sayfa 176 - Ölümler ve EvliliklerKitabı okudu
"Ey İman edenler! Kendinizden olmayanı sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermekte kusur etmezler, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür.." (Âl-i İmrân: 118)
Sayfa 169 - Beni Kaynuka YahudileriKitabı okudu
mü’minlerin anneleri
Hacılar boş şehirde üç gün geçirdiler. Peygamber (s.a.v)’in çadırı mescide kurulmuştu. Geceleri gizlice Müslüman olan Mekkeliler tepelerden sessizce iniyor ve Müslümanların kampında sevinçli dakikalar yaşanıyordu. Kureyş’in Müslüman olmasına ses çıkarmadığı Abbâs (r.a.), açıkça bu üç günün çoğunu Peygamber (s.a.v)’le birlikte geçirmişti. İşte bu sırada karısının kardeşi Meymûne’yi Peygamber (s.a.v)’e eş olarak teklif etmiş, o da kabul etmişti. (...) Daha sonra karanlık çökmeden bütün Müslümanların şehirden ayrılması için emir verdi. Fakat hizmetçisi Ebû Rafi’yi, Meymûne’yi getirmek üzere Mekke’de bıraktı. Meymûne geldiğinde haram bölgenin birkaç mil dışında Serif denilen yerde düğün yapıldı.
Sayfa 389 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
Siret-i Nebi
Son günlerdeki bu zenginlik beklenmedik bir olayla daha da arttı. Peygamber (s.a.v)’in Mukavkıs’a gönderdiği İslâm’a çağrı mektubuna Mukavkıs kaçamak bir cevap yazmıştı. Fakat cevapla birlikte Mısır kralı yüz ölçek altın, yirmi tane iyi kumaştan elbise, katır, dişi at ve iki Kıptî Hıristiyan cariye
Sayfa 383 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
mü’minlerin anneleri
Safiye on yedi yaşındaydı ve Kinâne ile evleneli henüz bir iki ay olmuştu. Bu süre boyunca Safiye ile Kinâne’nin evlilikleri mutlu geçmemişti. Babası ve kocasının aksine Safiye çok dindar bir kadındı. Evlendikten kısa bir süre sonra ve Peygamber (s.a.v)’in Hayber önlerine gelmesinden bir süre önce bir rüya görmüştü. Rüyasında gökte asılı parlak bir ay vardı ve bunun altında, Medîne şehrinin uzandığını biliyordu. Daha sonra ay Hayber’e doğru ilerlemeye başladı ve kucağına düştü. Uyandığında Kinâne’ye rüyasını anlattı; fakat o Safiye’nin yüzüne bir tokat attı ve “Bu sadece senin Hicaz Kralı Muhammed’i arzu ettiğin anlamına gelir” dedi. Bir esir olarak Peygamber (s.a.v)’e getirildiğinde yüzünde hâlâ darbe izi vardı. Peygamber (s.a.v) ona bunun neden olduğunu sordu, o da rüyasını anlattı. O sırada Benî Kelb’den Dihye adında bir adam, Safiye’yi Hayber’den kendisine düşecek olan ganimet payı olarak istemiş, Peygamber (s.a.v) de bunu kabul etmişti. Fakat Safiye’nin rüyasını dinleyince Dihye’ye onun kuzenini alması için haber gönderdi. Daha sonra Safiye’ye dönüp onu serbest bırakacağını; bir Yahudi olarak kalıp halkına dönmek veya Müslüman olarak Peygamber (s.a.v)’in eşi olmak arasında bir seçim yapmasını söyledi. Safiye “Allah’ı ve Rasûlü’nü seçiyorum” dedi. Medîne’ye doğru yola çıkıldı ve Rasûlullah’la Safiye (r.a.) ilk konakta evlendiler.
Sayfa 370 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
mü’minlerin anneleri
Hudeybiye’den birkaç ay önce Habeşistan’dan Peygamber’in kuzeni Ubeydullah İbn Cahş’ın ölüm haberi gelmişti. O, İslâm’a girmeden önce Hıristiyan’dı ve Habeşistan’a hicret ettikten kısa bir süre sonra tekrar Hıristiyanlığa dönmüştü. Bu, Müslümanlıkta karar kılan ve Ebû Süfyân’ın kızı olan karısı Ümmü Habîbe’yi çok üzmüştü. Kocasının ölümünden dört ay sonra Peygamber (s.a.v) Necâşî’ye kendi adına Ümmü Habîbe (r.a.) ile arasında nikâh kıymasını rica etti. Peygamber (s.a.v) Ümmü Habîbe (r.a.)’ye direkt olarak fikrini sormamıştı. Fakat Ümmü Habîbe (r.a.) rüyasında kendisine birisinin gelip “mü’minlerin annnesi” diye hitap ettiğini görmüş ve bunun Peygamber (s.a.v)’in eşi olacağına işaret ettiğini tahmin etmişti. Ertesi gün rüyasını doğrulayan Necâşî’nin teklifini aldı. Bunun üzerine en yakın akrabası olan Hâlid İbn Saîd’i vekil olarak seçti. Necâşî de Ca’fer (r.a.)’in de içlerinde bulunduğu bir grup sahabe huzurunda nikâhı kıydı. Daha sonra Necâşî, sarayında düğün yemeği verdi ve bütün Müslümanları davet etti.
Sayfa 358 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
mü’minlerin anneleri
Esirlerden biri, yenilen kabilenin başkanı Hâris’in kızı Cüveyriye idi. Kendisine yüksek bir fidye ödenmesini isteyen ensârdan birinin eline düşmüştü. Cüveyriye, Peygamber (s.a.v)’e geldi ve kendi adına meseleye el koymasını rica etti. Peygamber (s.a.v) o gün Âişe (r.a.)’nin odasındaydı ve Cüveyriye’ye kapıyı o açmıştı. Âişe neler olduğunu daha sonraları şöyle anlattı: “O çok güzel ve sevimli bir kadındı. Ona bakan hiçbir erkek kalbini ona kaptırmaktan kendini alıkoyamazdı. Onu kapıda görünce büyük bir kuşkuya kapıldım. Çünkü benim onda gördüğümü Rasûlullah’ın da göreceğini biliyordum. Rasûlullah’ın yanına girdi ve ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Ben kabilesinin reisi olan Hâris’in kızı Cüveyriye’yim. Başıma gelenleri biliyorsun. Fidyem konusunda senin yardımını istemeye geldim’ dedi. Peygamber (s.a.v) ‘Bundan daha iyisini ister misin?’ diye sordu. O da, ‘Bundan iyisi nedir?’ diye sordu. O, ‘Senin fidyeni ben ödeyeyim, sen de benimle evlen’ dedi.” Cüveyriye (r.a.) bu teklifi sevinçle kabul etti. (...) Daha sonra Cüveyriye de Müslüman oldu. Peygamber (s.a.v) onu babasından istedi. Babası onu verdi ve ona da bir oda inşa edildi.
Sayfa 335 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.