Hz. Muhammed'in Hocaları kitaplarını, Hz. Muhammed'in Hocaları sözleri ve alıntılarını, Hz. Muhammed'in Hocaları yazarlarını, Hz. Muhammed'in Hocaları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap İlhan Arsel'in eserleri gibi saldırgan bir eser değil, kaynaklarının çoğu Sünni kaynaklar. Elbette tenkit edilebilir yerleri var fakat ben ağırlıklı olarak beğendim. Farklı bir perspektif için kesinlikle okunmalı, şaşırtıcı bir kitap. Özellikle iki tarafı da okumak isteyen arkadaşlara bu eseri önerebilirim, İlhan Arsel'e nazaran çok daha ılımlı bir yazar Arif Tekin.
Ölüm bir ırmaktır. Girecek yerleri çoktur, ama çıkacak yeri yoktur! Büyük küçük hep göçüp gidiyor! Giden geri gelmiyor! Kesinlikle biliyor ve inanıyorum ki, herkese olan, size ve bana da olacaktır.
Moliere’nin “susan bir bilgin, bir kelime söylemeyen aptallardan farksızdır” dediği gibi , bir insan hayati konularda bir şeyler biliyorsa, şov yapmadan, imkanların el verdiği ölçüde onları kamuoyuyla paylaşmalıdır.
Ey insanlar! Gelin, dinleyin, belleyin ve ibret alın! Yaşayan ölür! Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğup anne ve babalarının yerlerini alırlar. Derken, hepsi ölüp gider! Hadiselerin ardı arkası kesilmez, hepsi birbirini kovalar. Dikkatle dinleyin! Gökte haber, yerde ibret almacak şeyler vardır. Yeryüzü büyük bir divan, gökyüzü yüksek bir tavan. Yıldızlar yürür, denizler durur. Gelen kalmaz, giden gelmez. Acaba gidenler vardıklan yerden hoşnut oldukları için mi orada kalırlar? Yoksa orada kalıp da uykuya mı dalarlar?
Kaynaklarının çoğu Sünni kaynaklar. Elbette tenkit edilebilir yerleri var fakat ben ağırlıklı olarak beğendim. Farklı bir perspektif için kesinlikle okunmalı, şaşırtıcı bir kitap.
geçen hafta kuranı kerimin türkçesini tekrar okuyayım dedim, sonra kuranı kerimin iniş sırasına göre türkçesini -ki bu konu da ayrıca tartışmalı ya neyse konumuz bu değil- okuyayım dedim, sonra da kuranı kerimin ayetlerinin -öne sürülen- iniş nedenlerini okuyayım sonra kuranı kerimin iniş sırasına göre türkçesini okurum dedim. ve kuranı kerimin
"Kur’an henüz kitap haline getirilmediği bir sırada Muhammed bir yerden geçiyor, bakıyor ki biri hoşuna giden şeyler okuyor. Hemen eve gelince eşi Ayşe’ye şunu söylüyor: “Ben falanca ayet/ayetleri nerdeyse Kur’an’dan atmış veya unutmuştum; sağ olsun falan adam okudu, ben hatırladım” diyor. Bu açıklama Buhari’de defalarca geçiyor; ayrıca
Müslim’de de var. Bu, Hz. Muhammed’in ayetleri nasıl topladığı noktasında önemli bir bilgidir aslında."
Müslüman tezlerini savunanlar, "peygamberin okuma yazma bilmediği ve yaşadığı bölgede Kur'an'ın,Tevrat ve İncille benzeşen kısmından, eski kavimlere ait bilgilerden haberdar olmasının mümkün olmadığı" iddiasını sürdürmekteler. Arif Tekin'in Muhammed'in Hocaları adlı bu kitabı, İslami kaynaklardan elde edilmiş bilgilerle bu iddiaları çürütüyor. Eşi Hatice'nin ve onun amcaoğlu Varaka bin Nevfel'in on beş yıl boyunca Muhammed'i peygamberliğe hazırlayışlarını detaylıca anlatıyor. Bundan başka kitap, Muhammed'in iyi bir derleyici olduğunu, eski Arap şiirinden işine yarayan ne varsa alıp kullandığını, kimden neyi ne kadar aldığını kaynakları ile anlatıyor. Muhammed'in Hocaları'nı, inanan, inanmayan herkesin okuması gereklidir kanaatindeyim.
"Kureyş’ten inanmayanlar Yahudilere gidip “Hz. Musa mucize göstermemiş mi?” diye soruyorlar. Onlar, göstermiştir diyorlar ve mucizelerinden örnekler anlatıyorlar. Bir de Hıristiyanlardan soruyorlar: Hz. İsa’nın mucizeleri yok muydu diye. Onlar vardı deyip örneklerle anlatıyorlar. Bu sefer Hz. Muhammed’e dönüp ondan mucize talebinde bulunuyorlar. Bunun üzerine gelen cevap mahiyetindeki ayette şöyle deniliyor: “Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır.”
Soruya verilen yanıt ilginç. Onlar mucize istiyorlar; ama Hz. Muhammed tanrının varlığını ispatlamaya çalışıyor. Tanrının varlığı senin peygamber olduğunu kanıtlamaz ki. Bir kere onların şüphesi senin peygamber olmanda."
* Bakara suresinde ‘sabirine’ (sabredenler) diye geçiyor.
Hâlbuki kural gereği (ref’ halindedir burada) “Sabirune” yazılması gerekir. Dolayısıyla bu kelime bu haliyle Arap dilbilgisi kuralına aykırı bir şekilde Kur’an’da yer alıyor.
* Maide suresinde ‘Sabiune’ (Sabii topluluğu demek) çoğul kelimesi kullanılmıştır. Hâlbuki burada ‘inne’ harf-i müşebbehü bir fiilin ismidir. Dolayısıyla ‘Sabiine’ gelmesi gerekiyordu. Bu kelime Kur’an’da aynı cümleyle ‘inne’ harfinden sonra üç yerde geçiyor. Bakara ve Hac surelerinde doğru yazılmış; ancak Maide suresindeki yazım yanlıştır.
* A’raf suresinde grup anlamında ‘esbat’ kelimesi kullanılmıştır. Hâlbuki bu kelimeden önce 12 sayısı geçiyor. Yani bunlar on iki gruptu demek oluyor. Burada kural gereği 12 rakamından sonra gelen isim çoğul olarak kullanılmaz; tekil olarak kullanılır. Dolayısıyla ayette geçen ‘esbat’ yerine ‘sıbt’ kelimesi gelmeliydi. Burada da kurala uygun olmayan bir yazım söz konusudur
...
"...bir taraftan tehdit, diğer taraftan da cennet ve huri vaadleriyle insanlar inandırılmaya çalışılıyor. Bunlar dışında gösterilen bir kurtuluş yolu, bir reçete yok"