Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(Felsefi Antropolojinin Işığında)

Hz. Muhammed ve Kuran

Hasan Aydın

Hz. Muhammed ve Kuran Gönderileri

Hz. Muhammed ve Kuran kitaplarını, Hz. Muhammed ve Kuran sözleri ve alıntılarını, Hz. Muhammed ve Kuran yazarlarını, Hz. Muhammed ve Kuran yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihselci bakış
Kuran'ın inananlara sunduğu cennet tasarımı görüldüğü gibi, oldukça maddi ifadelerle betimlenmiş; 7. yüzyıl Arap aristokratlarının ve Hz. Muhammed'in tarihsel koşullu deneyimlerini ve hayal güçlerini aşamamıştır. Ayrıca Arap toplumunun ataerkil yapısını aştığını da söylemek zordur. Arapların çok eşliliği, kadın tutkusu, bekârete yaptıkları vurgu, beyaz tenli kadınlara ve ergenliğe henüz girmiş, göğüsleri yeni kabarmış kızlara düşkünlükleri, içki âlemleri, süslü oğlanların hizmetlerinden duydukları zevk ve tembellikleri, cennet betimlemelerinin ana konusu olmuştur. Yörelerinde çok az bulunan, muz, nar, kiraz gibi meyveler ile, çölde hasret kalınan soğuk su ve içinden ırmaklar akan bahçe özlemleri, Arap coğrafyası ve iklimin cennet betimindeki izdüşümleridir. Cennette sahip olunacağı söylenen nesneler, özellikle tahı, atlas elbiseler, atlas yataklar, gümüş ve altın köseler, ibrikler, ipek giysiler vb. özlemlerini duydukları İran ve Doğu sarayları ile ilişkili olmalıdır.
Kuranın yaratılış öyküsü yer yer bilimsel anlayışların da önüne geçirilmekte, evrimin karşısına bilimsel verilermiş gibi yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Hatta bunlardan yola çıkılarak pek çok bilimsel keşif ve buluş Kuran ayetlerinde okunmaya çalışılmaktadır. Kuranı yaratılış öyküsünü ve insanın serüvenini yorumsuz aktarmakla bir şekilde bu türden iddialara da bir yanıt vermiş olacağız. Ancak giriştiğimiz şeyin, hiç de kolay olmadığını belirtmem gerekir; çünkü Kuran sistemsiz ve dağınık bir kitaptır ve yaklaşık 23 yıllık bir zaman dilimine dayanan bildirilerden oluşmakta,- sık sık tekrarlara düşmektedir. Hatta yer yer öğretisel bir bütünlük de taşımamakta, metinde büyük boşluklar oluşmakta, Sümerlerden beri gelen ve Ortadoğu’da yaygın olan Tevrat ve İncil'e yankı bulan pek çok anlayışa atıflar yapıp geçmektedir. Bu atıfların izini sürmek de ayrı bir çaba gerektirmektedir.
Reklam
Şu halde Kuranın köleliği kaldırmaya yöneldiği yorumunun zorlama bir yorum olduğunu belirtmek gerekir. Zira Kuran hiçbir ayetinde, köle ve cariyeliği kaldırdım dememiş, Hicaz bölgesindeki uygulamayı reforme ederek devam ettirmiştir. Bu nedenle Medine döneminde kurulan Medine İslam devletinde, köle ve cariyelerin hukuksal statüsü Kurani bir temelde kayda bağlanmış ve İslam dünyasında asırlarca uygulanan köle ve cariyelik hukukunun temelleri atılmıştır. Bu durum, Kuranın yargıları açısından ilginçtir; çünkü onu evrensel değil, tarihsel ve yöresel olduğunun açık kanıtı olarak karşımızda durmaktadır.
Kuran’ın cariyeler konusundaki görüşü, tıpkı genel kölelik gibi, Hicaz bölgesinin genel anlayışına uygundur ve cariyeliğin kaldırıldığına ilişkin olarak da açık bir ifade yoktur. Hatta meşruiyeti sık sık ima edilir.
Öte yandan, Araplarda cariyeleri fuhşa zorlayıp onların üzerinden para kazanma geleneği vardır ve Kuran bu geleneğe karşı koyar. Aynı şekilde. Medine dönemindeki ayetlerde Peygamberin cariyelerine atıflar yapılır; belli bir sayıdan sonra özgür kadınlarla evlenmesi yasaklansa da, cariyeler ayrı tutulur. Cariye de erkek köleler gibi, mükatebe (yazılı sözleşme yapma) yoluyla özgürlüğünü satın alabilir.
Kuranda cariye, eme, vasîfe, memluke, ğurre gibi sözcüklerle ifade edilmekledir ve köle kavramından daha az geçmekledir. Aynı durum kadın için de geçerlidir, Kuran’da erkekli söylem daha egemendir. Cariye Mekke dönemine ait ayetlerde sadece iki yerde geçmektedir; ikisi de, erkelerin eşleri dışında birlikte olacağı (hatta Kuran'ın söylemiyle erkeğin iffetini ve ırzını kendisine karşı korumadığı) kadınlar olarak sunulmaktadır. Medine döneminde, ganimet olarak da nitelenen cariye -çünkü cihat Medine döneminde farz kılınmıştır ve ancak o zaman esir ve ganimet olarak cariye alınması imkânı doğmuştur-, daima erkeklerin ellerinin altındaki şey olarak nitelenir ve putperest kadınlardan daha iyi görülür.
Reklam
Hz. Muhammed Medine’de devlet kurunca köleliği neden kaldırmadı, bütünüyle yasaklamadı? O koşullarda bu çok zordu; çünkü köleler o dönemin ekonomik değeriydiler. Şu halde Kuran ve İslam köleliği kaldırdı savı, Kuran’daki köle uygulamalarıyla ilgili pek çok ayeti görmemek, ya da postmodern bir manevrayla görmezden gelmek anlamına gelir.
Hem Mekke hem de Medine döneminde Kuran köle kurumunu meşru bir kurum olarak görmüştür ve asla, köleliği kaldırdım dememiştir. Hicaz bölgesindeki mükatebe usulüne sadece günah kefareti olarak köle azat etmeyi eklemiştir.
Kuran’da köle, genellikle, abd, rakik, rakabe, kınn, memlûk, vasîf, mülk-i yemin gibi sözcüklerle ifade edilir ve anlaşıldığı kadarıyla 21 yerde geçmektedir
Kimi modern Kuran yorumbilimcilerine göre, Kuran köleliği kaldırmış, kimine göre ise sadece konumlarında kısmi reformlar yapmıştır.
Sayfa 183
Reklam
Hz. Ömer hakkında, bu türden başka rivayetleri de vardır: “İnsanı yapışkan bir çamurdan yarattık1’, ayetini peygamber söyleyince, Ömer, “övgüye değer olan Tanrı yaratanların en iyisidir" der ve bu sözü aynen ayet olarak ortaya konur. Bir başka seferinde de, Yahudi'nin birisi Ömer'e rastlayınca ona, arkadaşınızın zikrettiği Cebra'il bizim düşmanımızdır. der. Bunun üzerine Ömer de ona; "kim Tanrı ya, meleklere, elçilerine. Cebra’il'e ve Mikail'e düşman olursa, Tanrı da kâfirlerin düşmanıdır” der; bu sözü de aynen ayet olarak ortaya konur. Hz. Ömer gibi, Sa’d b. Mu’âz hakkında da kimi rivayetler vardır. Hz. Ömer için de. anlatılan rivayetler şöyledir: Sa’d b. Muaz. Ayşe konusunda söylenenleri duyunca: “Sübhanallah, bu büyük bir iftiradır” der, bu da aynen ayet olarak Kuran'da yer alır. Bkz. es-Suyutî, Muhtasar el-itkân fi Ulüm’ü-Kurân. s.34-35.
"Sizin, Tanrı elçisini incitmeniz ve ardından onun eşlerini nikahlamanız asla doğru olmaz” (Ahzab Suresi. 53) cümlesinin, peygamber vefat ettikten sonra, onun genç hanımı Ayşe'yi alacağını söyleyen Talha bin Ubeydullah hakkında ortaya konduğu söylenir. Bkz. Süleyman Ateş, Yûce Kuran'ın Çağdaş Tefsiri, cilt; VII, s. 194.
Nahl Suresi, 103. Ayetle, ona bir insan öğretiyor, deyişiyle kastedilen kimsenin kitap ehline mensup. Safa'da satıcılık yapan ve Hz. Muhammed'in sık sık görüştüğü bir genç olduğu kaydedilir. Kimi rivayetlere göre ise. kastedilen kişinin Hıristiyanlığa bağlı Yâiş. Bel’âm. Yessâr, Cebrâ. Abîsa vb. oldukları söylenir. Bkz. Süleyman Ateş, İslam'a İtirazlar ve Kuran-ı Kerim’den Cevaplar, Arısan Matbaası. Ankara 1971, s. 173
Bu türden ayetlerin gerisinde, Hz. Muhammed’i ve Kuran’ı eleştiren, Nadr b. Haris, Ebû Cehl, Velid b. Mugîre, Asâ b. Amr, Ebû Sufyân gibi Arap aristokratlarının savları yatmaktadır. Bu kişiler, Kurana, “eskilerin masalları, şiir, büyü, karışık rüya, şeytan sözü, eğlence, kâhin sözü, çelişkiler yumağı, insan sözü, Muhammed’in uydurması, başkasından öğrenme” gibi eleştiriler yöneltirken, Hz. Muhammed’i de, “delilik, büyücülük, şairlik, yalancılık” vb. ile itham etmişlerdir. Bu olgular, pek çok Kuran ayetinin ortaya konmasına neden olmuştur.
Tanrı elçisi Huneyn savaşından sonra Evtas denen yere asker gönderdi. Düşmanla karşılaşıp savaştılar. Neticede galip geldiler. Ganimetler ve cariyeler aldılar. Fakat bu sahabeler, aldıkları cariyelerin, müşriklerden kocalan bulunması sebebiyle onlara yaklaşmaktan kaçındılar. Bunun üzerine Tanrı, “Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Ele geçirdiğiniz cariyeler müstesna” ayetini indirdi. Böylece cariyeler, iddetleri bittikten sonra, esir düşmeden önce evli olmalarına bakılmaksızın müminlere helal kılındı. Müslim; er-Rada . 35; Tirmizi, Nikah. 11, 32; el-Vahidi. Esbâb-ı Nüzûl, s.120; Taberi, Câmi el-Beyân. cilt: V, s.3.
193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.