Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(Felsefi Antropolojinin Işığında)

Hz. Muhammed ve Kuran

Hasan Aydın

Hz. Muhammed ve Kuran Sözleri ve Alıntıları

Hz. Muhammed ve Kuran sözleri ve alıntılarını, Hz. Muhammed ve Kuran kitap alıntılarını, Hz. Muhammed ve Kuran en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların bütün yaşamlarını, tıpkı bir robot gibi tarihsel-yöresel koşullu dinsel dogmalara adamasını isteme hakkımız var mi?
Sayfa 28 - Bilim ve Gelecek Kitaplığı
Gelenekçi düşünürlerin de kaydettiği gibi, Kuran, 7 yüzyıl Arap dilini kullanır; o kavramların içeriği, ya Kuran'ı Kuran'la yorumlama ya da erken dönem sözlüklerle yapılabilir; bu anlamda, Kuran'ın kavramlarının doğru anlamı, oluştuğu dönemdeki Arapların anladığı anlamdır.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Her şeyi bilen ve belirleyen Tanrı neden sınav yapsın? Tanrıyı insan gibi düşünüp, sınayan bir varlık olarak tanımlayınca, doğal olarak insani biliş ve onun ürünü olan dil, onu geleceği bilmeyen bir varlık formuna sokmaktadır.
İslam bildirilerinin biçimlenmesinde, Muhammed’in değişken niyetlerine ve toplumsal stratejilerine ek olarak, bireysel istemleri, arzuları, edilgenlikleri, uygulamada karşılaşılan aksaklıklar vb.nin de etkili olduğunu düşündürmektedir.
Sayfa 100 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
Ortaya konan cennet ve cehennem betimine bakıldığında, Arap toplumunun ideal ve beklentileri ile korkularının merkeze oturduğu anlaşılmaktadır. Nitekim cennette göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızların, hurilerin, hizmet eden gılmanların, her türlü içkinin, eğlencenin, sedirlerin, gölgeliklerin, altlarından ırmaklar akan bağların, bahçelerin vb. bulunduğunun söylenmesi; cehennemde ateşten, cehennem bekçilerinden (zebaniler), kapı sürgülerinden, kaynar su, irin, kan, zakkum vb. bulunduğundan söz edilmesi, söz konusu anlayışı açıkça desteklemektedir.
Gerçeği söylemek gerekirse. Ku’ran ve hadislerde betimlenen eli, yüzü, ayaklan, parmaklan olan, uyuklamadan tahtına oturmuş (Taha 5), evreni dilediği gibi yöneten (Bakara 253) yönetimi hususunda hiçbir ilke ve otoriteye bağlı olmayan (Enbiya 33), kızınca intikam alan (İbrahim 47), kendine tuzak kurana tuzak kuran (Enfal 30) ve oldukça keyfi hareket eden Tanrı da İslam öncesi Arap toplumunun yakından tanıdığı Ortadoğu geleneğindeki kralın/sultanın bir izdüşümü gibidir. Kaldı ki Kuran ve hadisler, Tanrı için melik ve sultan deyişini kullanmaktadır.
Sayfa 41 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
Reklam
Kuran, 7. yüzyıl Araplarının, dili, kavramları, kültürü, genel dünya görüşü ve kategorileri ile konuşmakta, mesajlarını o toplum özelinde, o toplumunun yapısından, toplumdaki insanların idrak düzeylerinden yola çıkarak ortaya koymaya çalışmaktadır. Kanımca bu apaçıktır; ancak Kuran metni İslam'ın kuzeye yayılması ve felsefe birikimiyle karşılaşılması sonucu, zorlama te'viller ve yorumlarla 9.-10. yüzyıllardan itibaren o denli esnekleştirilmiştir ki, nerdeyse otantik anlamını yitirmiştir. Aynı anlayış, modern bilgi ve değerleri Kuran'da okumaya yönelen modern İslam düşünürlerince de sürdürülmekte, Kuran metninin kendine özgü dili, yapısı, kültürü, değerleri sürekli çarpıtılmaktadır. Adeta Kuran'ı her okuyan, kendi istemi ve beklentisi doğrultusunda onu yeniden yazmaktadır. Oysa doğrusu, Kuran'ın kendi diline, kavram ve anlam örgüsüne, kültürel değerlerine bağlı olarak tarihsel bağlamı içinde okumaktır. Ancak Kuran'ı böyle okuyunca, basit, yalın, yorumsuz tarihsel ve yöresel bir metin ortaya çıkmaktadır. Bu anlamıyla te'vil çabalarının, Kuran metnini güncelleme amacı taşıdığı bile söylenebilir.
Dinlerin dayanağı olan kutsal kitaplar, insanlığın zihinsel ve kültürel evriminin belli aşamalarında Tanrı’nın sözcüleri olduğuna inanılan dönemin seçkin insanları aracılığıyla ortaya konmuşlardır.
Sayfa 26 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
Kuran, Tanrı’nın evrende yer alan gizli-açık her şeyi bildiğini ifade eden birçok bildiriyi bünyesinde barındırmasına rağmen, bu dünyayı sınav alanı olarak sunmak amacıyla, kimi yerlerde Tanrı’nın geleceği bilmediği izlenimi doğuran ifadelere yer vermektedir. ...Bu türden deyişler içeren ayetlerin, İslam kelamcıları/teologları arasında, Tanrı’nın yoku (ma'dum) bilip bilmediği ya da tanrısal bilginin önceli mi, yoksa öncesiz mi olduğu tartışmalarına yol açtığı görülmektedir
Şu halde Kuran'ın köleliği kaldırmaya yöneldiği yorumunun zorlama bir yorum olduğunu belirtmek gerekir. Zira Kuran hiçbir ayetinde, köle ve cariyeliği kaldırdım dememiş, Hicaz bölgesindeki uygulamayı reforme ederek devam ettirmiştir. Bu nedenle Medine döneminde kurulan Medine lslam devletinde, köle ve cariyelerin hukuksal statüsü Kurani bir temelde kayda bağlanmış ve lslam dünyasında asırlarca uygulanan köle ve cariyelik hukukunun temelleri atılmıştır. Bu durum, Kuran'ın yargıları açısından ilginçtir; çünkü onu evrensel değil, tarihsel ve yöresel olduğunun açık kanıtı olarak karşımızda durmaktadır. Öte yandan, yöresel bir düzenin, hatta insanlar arasında statü bakımından köklü farklar gören ekonomik temelli bir düzenin, sırf Kuran'a yansıması yüzünden tanrısal olduğunun ileri sürülemeyeceği açıktır. Aksi tutum, Tanrı'yı sosyal-ekonomik eşitsizliklerin temeline oturtmak, bunu O'nun aracılığıyla meşrulaştırmak ve onamak anlamına gelecektir.
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Kıssalar/hikayeler Kuran'da oldukça geniş bir yer tutar. Bu durum da, seslendiği kitlenin biliş düzeyiyle ilişkili olsa gerektir. Zira kıssalar/hikayeler, sıradan kitlelere özgüdür ve akıl değil, hayal gücü düzeyinde bilgi içerir.
Kur’an'a baktığımızda, 14 asır öncesine ait Hicaz bölgesinin Arap dilini, dolayısıyla da o yörenin bir parça reforme edilmiş kültürünü esas aldığını ve henüz bedevilikten yeni kurtulmuş olan insanların bilişlerine seslendiğini görürüz. Hatla kullandığı dil, bedevi yaşam biçim inden henüz yerleşik yaşama geçmiş bir toplumun dilidir ve dil henüz çok gelişmemiştir.
Sayfa 29 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
Isa’nın Tanrı nın kelimesi ve ruhu olduğu düşüncesi, ortaçağda teoloji geleneğinde Hıristiyan ve Müslüman teologları karşı karşıya getirmiştir. Tartışma şudur: Hz. Isa, Kuran'ın dediği gibi Tanrı nın kelamı ve ruhu ise. şu halde Tanrı gibi öncesiz olmalıdır. Aksi halde Tanrı da yaratılmış bir şey bulunuyor demektir. Çünkü Tanrının ruhu ve kelamı yaratılmış olarak kabul edilirse, başlangıçla Tanrı nın ruhu ve kelamı yoktu sonucu ortaya çıkar. Bu durum ise. Tanrı da ruhu ve kelamı yaratan bir başka Tanrı yı gerektirir. Şu halde onları yaratılmamış olduğunu söylemek zorundayız ki. Hıristiyanların dediği de budur.
Kuran tarihsel bir geçmişe dayanır. Babil ve Mısır geleneği, Hellenistik gelenek, Musevi ve lsevi, hatta Maniheist gelenek bu geçmişte önemli bir yer tutar. Bu nedenle lslamcıların Kuran dışı hadis geleneğindeki Musevi öğeleri çağımıza uymuyor gerekçesiyle İsrailiyat diye aşağılamalarının hiçbir anlamı yoktur; çünkü İsrailiyat Kuran'ın kendi içinde vardır.
Sayfa 254 - Mehmet DağKitabı okudu
Günümüzde yapılan modern çalışmalar, Arapların "eskilerin masalları" iddialarının hiç de temelsiz olmadığını göstermektedir. Zira istisnaları olmakla birlikte Kuran ile Yahudi ve Hıristiyanlığın kutsal kitaplarının, birçok noktada uyum içerisinde olduğunu gösteren, açık belgeler bulunduğu gibi, bu üçünün Ortadoğu'da yaygın olan Sümer, Babil, Asur, Eski Mısır vb. geleneklerle ilişkisi de açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, İslam öncesi Araplar yersel temelleri bulunan ve kültürlerinde yaygın olan düşünceleri tanrısal bir kaynağa bağlamanın hiç de makul olmadığını düşünerek, İslam peygamberinin, İslam dinsel bildirilerini Tanrı'ya bağlamasına karşı koymuşlar; ileride de göreceğimiz gibi, Hz. Muhammed'in onları başkalarından öğrendiğini ileri sürmüşlerdir.
Sayfa 133Kitabı okudu
188 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.