Hz. Şit - Fusûsu'l Hikem 2
Cemâlnur SargutEn Eski Hz. Şit - Fusûsu'l Hikem 2 Gönderileri
En Eski Hz. Şit - Fusûsu'l Hikem 2 kitaplarını, en eski Hz. Şit - Fusûsu'l Hikem 2 sözleri ve alıntılarını, en eski Hz. Şit - Fusûsu'l Hikem 2 yazarlarını, en eski Hz. Şit - Fusûsu'l Hikem 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim.”
Hz.Muhammed s.a.v
Kays, Leylâ’nın evine babasının yanında çalışmaya gider. Derdi de, dermanı da, Leylâ’yı görmektir. Leylâ ise, işçilere yemek dağıtmakla görevlidir. Herkese bol bol yemek koyarken, Kays’ın tabağına kaşığın tersiyle vurur. Genç delikanlı sevinçten çılgına döner. Etrafındakiler ona “Sen hakîkaten Mecnun’sun, neden sevindin ki, sana yemek bile vermedi” deyince, Mecnun; “Bana da sizin gibi mi davransaydı” cevabını verir.
Sayfa 26
Cehennemin kapıcısının adının Mâlik olduğu düşünülürse, benim diye sarıldığımız her şeyin bizi cehenneme ileteceği muhakkaktır.
Sayfa 72
“Öldürün beni ey dostlarım, katlimdedir hayatım
Hayatım ölümümdedir ve ölümümdür hayatım”
Sayfa 111
“Gece gelmiş ona kavuşmuşum
Gece gelmiş ondan ayrılmışım
Ne çıkar, şikâyetçiyim ben
Uzunluğundan da kısalığından da gecenin.”
Sayfa 124
Mesnevî’de bir hikaye anlatılır. Adamın biri, her gece sabaha kadar “Allah’ım seni çok seviyorum” diye ağlarmış. Bir gece şeytan gelerek “Allah seni sevmiyor ki, sen devamlı onu anıp duruyorsun, en iyisi yat uyu”, demiş. Adam şeytanın haklı olduğunu düşünerek yatmaya yeltendiğinde, Rabbinin “Ey kulum, ben seni anmasam, sen beni nasıl hatırlayacaksın?” dediğini duymuş ve secdeye kapanmış.
Sayfa 142
Hz. Peygamber " Rahman'ın nefesinin Yemen tarafından geldiğini hissediyorum" buyurmuştur. Yemen yönü nefsin yönü olmak hasebiyle rahmani nefes nefsi diriltir anlamındadır. Dolayısıyla nefsin dirilişi, Allah'ın rahmetinin tecellisi olduğuna delildir.
Ehadiyette, isimler ve sıfatlara yer yoktur. Hepsi saklıdır ve sırf Zat vardır.
Vahidiyet'te, isimler ve sıfatlar birebir (açılımsız ve yaptıtımsız) Zat olarak ortaya çıkar. Ancak aralarında hiç bir fark yoktur. Biri diğerinin aynıdır. (yani sıfat, Zat'ın aynıdır.)
Ulúhiyette ise isim ve sıfatların her biri özellik ve niteliklerine göre açığa çıkar
Alem-i ervahı ruhunda, alem-i ceberutu (vahdabiyet) aklında, alem-i lahútu (ahadiyet) da sırrında görmen lazımdır.