Tarık Buğra'nın kaleminden, Cumhuriyet'in ilk yıllarında bir tiyatro kuran ve kendisini bu işe adamış Nahit'in hikayesi. Dönemin siyasi analizi üzerinde az da olsa durulmuş, Cumhuriyet'ten, insanların kadına bakış açısından belli noktalarda yazar tarafından bahsedilmiş.
Ancak kitapta bizim esası oluşturan noktamız, bir gün kapıdan içeri giren Hatice ve Nahit arasında cereyan edecek olan derin bir aşkın, dost bildiği tarafından kazık yiyen, gönlünden yaralanan bir adamın hikayesi.
Tarık Buğra'nın üslubunu en iyi yansıtan romanlarının başında gelir İbiş'in Rüyası. Bir tiyatro sahnesinde geçer romanımız. Ancak bu sefer sahnedeyiz, seyirci koltuğundan değil, sahneden takip ediyorsunuz olan biten her şeyi.
Okunmasını tavsiye ettiğim ve oldukça beğendiğim güzel bir Tarık Buğra romanı. İncelemeyi kitaptan bir cümleyle bitirecek olursak:
"Ama kaç bıçak yarası vardı kalbinde, kim bilirdi bunu?"