Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İçimdeki Kalabalık

Gamze Güller

İçimdeki Kalabalık Gönderileri

İçimdeki Kalabalık kitaplarını, İçimdeki Kalabalık sözleri ve alıntılarını, İçimdeki Kalabalık yazarlarını, İçimdeki Kalabalık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Neden bu kadar öfke doluyum, nedir bu hınç içimdeki? Neyle başa çıkamıyorum? Kendim olmakla, bulunduğum noktada olmakla, hayattan bıkmışlığım belki. Anlatsam anlar mı? Belki anlar. Ama ne fark eder. Halim yok ki anlatmaya. Kimselere kendimi anlatmaya gücüm yok. Sadece geçiyor hayat. Yaşanması gerektiği gibi, olması gerektiği gibi ve benim istemediğim gibi
Sayfa 89 - Turkuvaz Yayıncılık
Bir kısmını dinliyorum, bir kısmının farkında bile değilim. Sözcükler bir süre sonra ağırlaşıp yoğunlaşıyor sanki. Yan yana geliyor ama anlamlı bir bütün oluşturamıyorlar. Öyle asılı kalıyorlar havada. Benimse onları oradan toplayıp bir araya getirecek gücüm yok. Ben daha çok kuşlara bakıyorum, bazen de bulanık suya. Yaprakları ve burada ne işim olduğunu düşünüyorum. Arada ona bakıp dinlermiş gibi onaylıyorum, birkaç sözcük takılıyor zihnimin ağına o kadar. Ötesi, bir türlü gelememiş sonbaharın hafif esintisinde savrulup gidiyor.
Sayfa 86 - Turkuvaz Yayıncılık
Reklam
Gözlerine bakacak cesaretim yok. Her şeyi görecek, bir anda anlayacak beni; içimi dışımı, aklımı yüreğimi… Saklamaya çalıştığım bütün korkularım dökülecek gözlerimden. Camdan kalbimin incecik duvarları tuzla buz olacak bir anda. Öyle küçüleceğim ki, beni göremez olacak bir süre sonra. Beni yalnızca bir acı yumağı olarak algılayacak.
Sayfa 84 - Turkuvaz Yayıncılık
Yaşanan ve bir sonrakine devrilen her gün, bu eğreti hayata eklenen yeni bir ilmek oluyor, içinden kaçıp gitmesi imkânsız bir ağ örüyordu etrafında. Yaptığı her şey, bugüne dek anlamını bilmediği, adını koyamadığı ama ait olduğunu hissettiği yaşamdan, bir adım daha uzaklaştırıyordu onu. Karanlığa bakarken yüreği daraldı, nefesi kesildi. Dışının mı yoksa içinin mi daha koyu bir yalnızlığa sürüklendiğini bilemeden, yabancı bir titremeyle sarsıldı. Dayanamayacaktı daha fazla.
Sayfa 67 - Turkuvaz Yayıncılık
Kör gecenin ıssız kıyısında durarak ötesini görebilmeyi istercesine karanlığa baktı. İçinden sahipsiz hayatların kontrolsüzce aktığı gecede durabilmek, kayıp giden yıldızlar gibi bir anda kaybolmamak için pencerenin pervazına tutundu.
Sayfa 66 - Turkuvaz Yayıncılık
Zaman, sihirli bir değnekle dondurulmuş gibi asılı kalıyor bir süre. Herkes kulak kesilip sessizliği dinliyor. Sesler yeniden başlayana kadar endişe içinde, olacakları bekliyorum. Derken biri öksürüyor, bir diğeri klavyenin tuşlarına basmaya başlıyor, sesler kendini buluyor; zaman yeniden cisimleşiyor etrafımda.
Sayfa 56 - Turkuvaz Yayıncılık
Reklam
Orada, hızını gittikçe artıran yağmurun altında iki yabancı gibi duruyoruz. Bir zamanlar tek beden olduğumuza inanmak ne kadar güç, şimdi iki düşman bile değiliz, o denli uzak ve kopuk. İkimize ait bir şey yaratmış olduğumuz gerçeğiyse bugün silik bir anı. Yağmur değil asit yağıyor sanki üzerimize, her damla canımı yakıyor. Her damla özlediğim, hak ettiğim acıyı cömertçe serpiyor tenime.
Sayfa 50 - Turkuvaz Yayıncılık
Bazen acıları zamanında yaşamama insanın yüreğini katman katman kabuklarla örtüyor. Ama bu kabuklar kof, yüzeysel ve boşuna, artık biliyorum. Yaşanmayan acının yarası kapanmak bilmiyor. Sahte avuntular acıyı yalnızca bir süreliğine perdeliyor. Bir şeyler hep eksik, yanlış ve ürkütücü bir boşlukta asılı kalmış gibi. Acı, gerilerden gelip öyle bir yerden vuruyor ki, o sırça gerçeklikleri paramparça ediveriyor.
Sayfa 50 - Turkuvaz Yayıncılık
Eli elimde, minicik, sıcak, kıpır kıpır. İki kişilik küçük bir dünya kurmaya, yabancılığa direnmeye çalışıyorduk el ele. Bana meraklı gözlerle bakarak her şeyi tek tek sormuştu: Yerdeki kozalakları, yeni açan bahar çiçeklerini, hatta oturduğumuz sıranın üzerinde tek sıra halinde yürüyen karıncaları. Doğa canlanıyor, o büyüyordu. Bahardan bile coşkulu, tomurcuklanmış dallardan bile hızlı gelişiyor, boy atıyordu.
Sayfa 50 - Turkuvaz Yayıncılık
Bugün yine aynı sokakta olmak ne garip. Elimde bir boşluk hissi var. Hep elini tutarak yürüdüğüm bu yol, bugün sanki dengemi bozuyor. Vücudum ritmini yitirmiş bozuk bir sarkaç gibi, bir türlü gerekli ahengi tutturamıyor yürürken. Hava biraz bulutlu, az sonra yağmur yağacak. Bulutların gölgesi kaldırımları da karartmış. İçimde tuhaf bir sessizlik var, acı demeye dilim varmıyor. Hissizlikten çok yalnızlık direncimi kırıyor bugün. Elim cebimde, kurtuluşumun aracını sımsıkı kavrıyorum
Sayfa 49 - Turkuvaz Yayıncılık
Reklam
Otobüste, havaalanında, uçakta, tatilde bir sürü insanla karşılaşmaya devam ediyordum. Doğrudan tanımadıklarımla bile mutlaka bir şekilde bağlantım oluyordu. İnsanlar bir ilişki kurana kadar rahat etmiyorlardı sanki. Bizi bağlayan görünmez ipleri ortaya çıkarınca, düğümü çözmüş sosyal hayat dedektifleri gibi seviniyorlardı nedense.
Sayfa 39 - Turkuvaz Yayıncılık
Bir çeşit deliliği gündelik bir işmişçesine yaşadığımızı düşünüyorum, içinde olduğumuz için ayrımına varamadığımız bir çılgınlık hali. Toplu halde yaşadığımız bir trans hali belki de.
Sayfa 30 - Turkuvaz Yayıncılık
Halam çıkarken annemin gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü yanağına. Halam görmedi, annem de görsün istemedi. Bu odadaki yalnızlığına mı ağlıyordu bilemedim.
Sayfa 22 - Turkuvaz Yayıncılık
Salonun perdeleri kapalıydı, havada yoğun bir kolonya kokusu vardı. İyi kapanmamış boşluklardan sızan güneş ışığı halıda neşeli yollar çizmişti. Halının çiçekleri üzerinde yürümeye çalıştım. Bizim evde hiç çiçek yoktu. Bu ışıktan yolun beni dışarı çıkaracağını hayal ettim. Eve gizlice giren umut kırıntıları sevindirdi beni.
Sayfa 20 - Turkuvaz Yayıncılık
Salonun perdeleri kapalıydı, havada yoğun bir kolonya kokusu vardı. İyi kapanmamış boşluklardan sızan güneş ışığı halıda neşeli yollar çizmişti. Halının çiçekleri üzerinde yürümeye çalıştım. Bizim evde hiç çiçek yoktu. Bu ışıktan yolun beni dışarı çıkaracağını hayal ettim. Eve gizlice giren umut kırıntıları sevindirdi beni.
Sayfa 20 - Turkuvaz Yayıncılık
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.