Son zamanlarda okuduğum ikinci Sabahattin Ali kitabı. Yazarın dili akıcı, romanın olay örgüsü sürekleyici. Karakterlere ait düşünceler olaydan kopmadan aktarılmakta. Kitabı okuduktan sonra çevremdeki hareketleri gözlemlerken ve tanımlarken sanki içimdeki bir ses Sabahattin Ali konuşuyormuş gibi. :)
Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu.. İçimizde şeytan yok.. İçimizde aciz var.. Tembellik var.. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey var: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadi var.. Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışamayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerden, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Herkes ne diyecek?
Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki...bana en yakın olanlar dahil olmak üzere,bu herkes dedikleri şey beni üzmekten ,hayatımı manasız Bir hâle sokmaktan başka ne yaptı?