"Sen emir kulu.
O emir kulu! Peki bu Allahın kulu kim?
Kollarım çürük ağaca dönmüş şuna bak! Müslümanlık ayrı, gardiyanlık ayrı mı? Benim de bir türlü kafama girmeyen bu işte. Sen
bana bir yudum su verseydin be dayı!
Müdür kalkıp da senin işine son mu verirdi? Olur mu böyle şey?"
"Ben aylarca bekledim.
Her gece bir şey alıp götürdü içimden ığıl ığıl. Hani şahdamardan akan kan gibi.
Tabi gün günden zayıf düştüm.
Ölseydim. Bir çabuk asıverselerdi!
Ben de kurtulurdum.
Beklemezdim böyle
aylarca ayağı bağlı sığırlar gibi. ..
Çıkası bir can için amanlık dilemezdim ... "
İşin aslına bakılırsa idam cezası, büyük bir sel felaketini önlemek için yapılmış, derme çatma, çürük setlere benziyordu. insanlar arasında derin ayrılıklar ve geçim sıkıntıları oldukça yapanı ipe götürecek büyük suçlar daima olacaktı...