Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İdealist İttihatçı Bir Muallim: Selim Sırrı Tarcan

Erhan Çifci

İdealist İttihatçı Bir Muallim: Selim Sırrı Tarcan Sözleri ve Alıntıları

İdealist İttihatçı Bir Muallim: Selim Sırrı Tarcan sözleri ve alıntılarını, İdealist İttihatçı Bir Muallim: Selim Sırrı Tarcan kitap alıntılarını, İdealist İttihatçı Bir Muallim: Selim Sırrı Tarcan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Asırlardan beri kadının erkekle beraber raks etmemesi mühim bir noksan teşkil etmekte idi. Bunu düşünerek yeni vücuda getirdiğim Zeybek raksını kadınla beraber oynanır bir hale koydum. Kadına da aynı vezin dahilinde, aynı hareketleri yaptırdım; yalnız el ve kol hareketlerini kadının yaradılışındaki zarafete uygun bir tarza soktum. Bunun için şöyle bir şekil ettim: Zeybek, oyunun başlangıcında sevdiği kızı vakur ve ahaste adımlarla takip ediyor, ona yaklaşıyor, vücudunun güzelliğini, tavırları ahengini ifade eden hareketlerle gösteriyor. Kadın ile birlikte dans ediyor. Sonra kadın bir güneş gibi mihveri (ekseni) etrafında dönerek oynarken, erkek bir dünya gibi hem mihveri etrafında, hem güneşin etrafında muntazam adımlarla dönerek oynuyor. Bir gezintiden sonra, kadınla el ele verip ileri ve geri birlikte sıçıyorlar. Son figürde karşılıklı musikinin ahengine ayak uydurup diz çökerlerken nihai harekette erkek kadının dizini öpüyor. Bir gezinti ile oyun bitiyor. Temiz ve samimi bir sevginin ifadesi olan bu dansta, kadının bir güneş gibi erkeği nurlandığının ve erkeğin de son figürde diz öpmesi kadına karşı hürmetkârlığının bir ifadesidir. Erkeğin dili ile söylemediği duygularını raksta tavırları ile ifade edebilmesi için vücudunun çok işlek, hareketlerinin çok ahenkli olması lazımdır.
Sayfa 100Kitabı okudu
Flüt hocam, tam üç sene büyük bir sabır ve nezaket göstererek benimle meşgul oldu. Bu arada tahsilimi bitirmiş, subay çıkarak İzmir'e tayin edilmiştim. İhtiyarcık beni vapura kadar geçirdi. Elinde tuttuğu büyücek paketi uzattı: "Sana küçük bir hediye getirdim." dedi. Bu bir Ziegler flütüdür. Bunu yapan usta, elli kadar flüt imal etmiş ve ölmüştür. Şimdi bu flütleri bulmak mümkün değildir. Çok kıymetli olduğu için sana veriyorum. Sana üç sene bedava ders verdim. Şimdi de çok kıymetli bir flüt hediye ediyorum. Bunları niçin yaptım? Biliyor musun? "Oğlum insanlar dünyaya iyilik etmek için gelmişlerdir. Herkese iyilik etmek lazımdır; bilhassa iyiliğe layık olanlara."
Reklam
cahil insanlar idrakleri ile değil, ancak gözleriyle inanıyorlar...
"50 kiloluk gülleleri evden getirttim! Kendine güvenen, bunlardan birini sapından tutup havaya kaldırsın." sözlerini söyledim. Denediler, nafile! Ben, kolsuz fanila ile pazıları mı şişire şişire gülleleri birer hamlede havaya diktim. Hepsinin ağzı hayretten bir karış açık kaldı! Böylece asi talebem ile aramda hem sevgi, hem de saygı teessüs etmiş oldu. O gün anlamıştım ki cahil insanlar idrakleri ile değil, ancak gözleriyle inanıyorlar...
Bin yıl yaşasan yine cihan bu Gerdiş bu zemin bu âsümân bu Sultan Reşat
Sayfa 120Kitabı okudu
Selim Sırrı İsveç'te edindiği tecrübeleri belki de en güzel şu ifadesiyle açıklar: "İsveç'e pazularımla gittim, kafamla döndüm".
akıl fikirKitabı okuyor
Oğlum insanlar dünyaya iyilik etmek için gelmişlerdir. Herkese iyilik etmek lazımdır, bilhassa iyiliğe layık olanlara.
Reklam
Yaşamı boyunca 58 kitap ile 2500'ün üzerinde makale yazıp, 1500'den fazla konferans vererek tecrübelerini ve düşüncelerini insanlara aktarmaya çabalamıştır. Yüksek beden terbiyesi tahsili yapmak için gittiği İsveç'te Kuzey ülkelerinin alkol düşmanlığından etkilenmiş ve yurda dönüşünde Yeşilay'ın en önemli destekçilerinden biri olmuştur. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde olimpiyat faaliyetlerinin öncüsü yine kendisidir. Folklore ve müziğe olan ilgisi sayesinde milli halk danslarının ıslahı için büyük gayret sarf etmiş ve kendi adıyla anılan "Tarcan Zeybeği" oyununu geliştirmiştir. Kadın ve erkeğin beraberce oynadıkları, bünyesinde Batı motiflerini de barındıran bu oyun beynelmilel sahada beğeni kazanmıştır. Keza günü müjde dahi dillerde dolaşan "Gençlik Marşı"nı repertuarımıza kazandıran kişi yine Selim Sırrı Tarcan'dır.
Selim Sırrı Tarcan'ın bu özelliğini belki de en güzel biçimde Peyami Safa'nın şu ifadeleri ortaya koymaktadır: "...Konferanslarının mevzularına bakarsanız, o, yalnız bir bedeni terbiye mütehassisi değildir: Filozoftur; size Aristo'nun "illet-i gaiyye" nazariyelerinden dem vurur. Musikişinastır; Türk ve Avrupa musikisinden, halk rakslarından bahseder. Ediptir: Ziya Paşa'dan mısralar okur, İsmail Safa'yı daima anar; Maurios, Maeterlinck, Goethe ilah... dilinden düşmez. Doktordur; size tagaddi bakımından havanın, suyun, güneşin değerini anlatır, genç kalmanın sırlarını ifşa eder. Pedagogdur; size Rablais'den Montessori'ye kadar terbiye ilminin geçirdiği safhaları nakleder. Seyyahtır; sizi İsveç'e, Karadeniz sahillerine, zeybekler diyarına götürür. Moralist'tir; hayat için size bazı veçheler gösterir. Ruhiyatçıdır; heyecanları ve teessürlü hayatımızı tahlil eder. Hikâyecidir, muharrirdir ve nihayet, resmi sıfatına göre de bedeni terbiye mütehassisi, fazla olarak mükemmel bir babadır. Bunun için, Selim Sırrı Bey'in ruhu, bütün renkleri taşıyan bir güneş huzmesi kadar sıcaktır.
Ankara
Öğleden sonra kaleye doğru, mahalle aralarında biraz dolaştım. Aman Yarabbi, o ne dar ve murdar (pis) sokaklar? Ahşap evlerin üst katlarından karşıdan karşıya el ele verilebilir! Ekseri binaların üst katlarında ne cam, ne çerçeve var. Gece bastırınca, Ankara gözden kayboluyor. Belli başlı sokaklarda tek tük gaz lambaları yanıyor, ama bunlar hiçbir ışık vermiyorlar. Sokak yok, lokanta yok, otel yok, oturacak bir gazino yok, ağaç yok, medeni ihtiyaçların hiç birini karşılamak kabil değil!
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.