"Eğer şuursuz bir iman yeterli olsaydı, beşyüzmilyon müslümanla bir şeyler yapılmış olması gerekirdi. Mucizevi işler yapan iman, tanımaktan sonra gelir."
Niçin insanlar, yüceldikçe üzüntü, kederi seviyorlar?
Sıkıntı daha üstün ve daha yüksek bir ruhun tecellisi olduğu için mi?
Yüksek ruhlar, derin kalpler, sonbahar sıkıntısını, sükutu ve akşam gurubunu niçin daha çok severler?
"Eğer şuursuz bir iman yeterli olsaydı, beşyüzmilyon müslümanla bir şeyler yapılmış olması gerekirdi.
Mucizevi işler yapan iman, tanımaktan sonra gelir."
..
Acaba gerçek dert ve yenilgi, yalancı ümit ve sevinçten daha iyi değil midir? Şuurdan doğan dert, akılsızlıktan doğan dertsizlikten daha iyi değil midir?
İlmi, edebi, dini ve felsefi konularda çok titizleşiyor,
olaylardan, gerçekler dünyasından, halkının ve toplumunun
günlük hayatından uzaklaşıyor, onlara yabancılaşıyordu.