Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İki Aşina

Samiha Ayverdi

İki Aşina Gönderileri

İki Aşina kitaplarını, İki Aşina sözleri ve alıntılarını, İki Aşina yazarlarını, İki Aşina yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bugün de yıllar yılı okuyup diploma alan bir gencin elde ettiği bu kâğıt parçası ile artık hayatında bir hoca ve dershâne meselesi kalmamış olmasına rağmen, tâbi olacağı imtihanların bitmediğini ve hayatının sonuna kadar da devam eyleyeceğini, zîra, hâdiselerin dili ile sınanacağını bilmesi lâzımdır. Bunlar ne gibi imtihanlardır diyecek olursak, meselâ, doğruluğa karşı rüşvet teklîfi, merhamete karşı insaf ve insafsızlık husûsunda bocalamak, îman zırhını delmeye uğraşan münkirin kandırmacılığı gibi hayat boyu daha bin türlü şekillerde karşısına çıkacaktır."
Sayfa 288 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
"XVI-XVII. asırlarda İngiltere sarayı, kadifeyi Osmanlı Devleti'nden almaktaydı. Bir seferinde Türkiye'den giden kadife topları ekli çıktığından Bâb-ı Âli'ye gelen bir yazıda bu husus belirtilince ihtisap ağası, hatâyı yapan tezgâhı araştırarak bulmuş ve ustasına bir meydan dayağı çektikten ve dükkânın kepengini kapadıktan sonra onu ticâretten menetmiştir."
Sayfa 288 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
Reklam
"Artık Türk kadını mâlî istiklâli ve âile bütçesine yardım bahânesi ile, istediği işlerde çalışmakta ise de, 'çocuk' denen o ulvî mahlûk, kreşlerde ana şefkatinden ve maddî-mânevî gıdâdan mahrum, ot gibi yetiştiriliyorsa, bu işte cemiyetin ne derece zararlı olduğu, daha şimdiden görünen bir sosyal yara değil midir?"
Sayfa 275 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
"Ey Türk! Asırlardır etrâfın gene düşmanlarla dolu idi. Amma o zaman Türk'ün bâzûsunu bükecek bir kol çıkmadığı için düşmanlarının hepsi de yel gibi, sel gibi silinip gidivermişti. Şu halde şimdi de evlâtlarını târihî nafaka ile besle, güçlendir ve kimse artık onları yatakta kurşunlamak cesâretini duymasın."
Sayfa 270 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
"Yarın kıyâmet kopacağını bilsen gene de elindeki fidanı dik! diyen bir peygamberin ümmeti ve ormanda ağaç kesmeye giden oduncunun çaputla baltasını örtecek kadar keseceği ve kesmeyeceği ağaçlara saygı göstermesini bilen bir milletin evlâtları olarak da bilmem neden şehirlerimizi yeşillendirmekten korkuyoruz."
Sayfa 255 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
"Koca Âtıf Bey! Şu nankör, değer ölçülerini şaşırmış gerizekâlı dünyâda, insanlar, senin gibi mert, ihlâslı ve sonunda da bir îman çeşmesi içinde yıkanıp arınanlara ne kadar muhtaç!"
Sayfa 242 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
Reklam
"Fatih Sultan Mehmed, Trabzon Rum Devleti'ni Osmanlı hudutlarına katınca, Prens Aleksis İstanbul'a gelerek bugünkü Beyoğlu'na yerleşmiş ve sonra da müslüman olmuş, konağını da burada kurmuştu. İstanbul halkı da prensten bahsederken ona Beyoğlu demiş ve zamanla onun ikâmetgâhının olduğu bu semt Beyoğlu ismiyle künyelenmiş ve gide gide burası koskoca bir semt oluvermiştir."
Sayfa 221 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
Sultan Aziz Döneminde Yürürlüğe Konulan, Köprüden Geçiş Ücreti Uygulaması
"Köprü mürûriyesi 1929 senesine kadar devam etmiş ve bu para toplama hikâyesi, şehir nâmına âdeta bir yüz karası olmuştur. Şöyle ki köprünün her iki yakasında para toplayan adamların hemen hepsi, güçlü kuvvetli olduktan başka, kaba, haşin ve kaçarak geçmek isteyenlere karşı sert muâmele eden kimselerdi. Sırtlarındaki tek tip cepsiz önlükleri ile kaçmak isteyenlerin peşinden koşar, arabaların sürücülerinden evvel atların başlarından tutarak ücreti tahsil ederlerdi. Tabiî arada kavgalar da eksik olmazdı. Hatta rivâyete göre, mürûriyeciliğe talip olan bir adam, mürâcaat ettiği memurun: 'Kardeşim kadro dolu.. Sana iş veremem,' demesine kızarak yakasına yapışıp tartaklamaya başlayınca: 'Tam istediğim adamsın, işleri iyi idâre edeceğine inandım. Seni işe alıyorum, yarın gel başla!' diyerek bu zorlu adamı kayırır."
Sayfa 216 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
"Süleymâniye Câmiinde kapının üstünde 'is odası' denen bir oda da vardır ki, rivâyete göre Sinan'ın dehâsı câmideki hava cereyânıyla kandil ve mumlardan çıkan islerin o odada toplanıp birikmesini ve bunlardan is mürekkebi yapılmasını temin etmiştir."
Sayfa 193 - Kubbealtı Neşriyâtı, 2.baskı, 2006.Kitabı okudu
75 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.