İki Cihan Güneşi Hz. Muhammed'in Hayatı Sözleri ve Alıntıları
İki Cihan Güneşi Hz. Muhammed'in Hayatı sözleri ve alıntılarını, İki Cihan Güneşi Hz. Muhammed'in Hayatı kitap alıntılarını, İki Cihan Güneşi Hz. Muhammed'in Hayatı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem ise Hz Âişe'nin odasını teşrif buyurup yattılar. "Allahü Teâlâ'nın huzuruna, dünya malı bırakmadan gitmek isterim, yanında kalan altınları da fakirlere dağıt" buyurdular. Sonra ateşi arttı. Bir müddet sonra, tekrar gözlerini açıp, Hz. Âişe'te altınları dağıtıp dağıtmadığını sordular. Dağıtacağını söyledi. Bunların hemen dağıtılmasını tekrar tekrar emir buyurdular. Hemen dağıtılıp bildirilince; "Şimdi rahat ettim" buyurdular.
Sen âlemlere tabîb, ben kalbi gâyet hasta,
Şifâ bulmak ümidi ile sana getirdim.
Sırtımda günâh dağı ve yüzüm saman gibi
Ümidliyim buraya zevâl için getirdim.
Âlimlerin serveri, sana âşık hayranım;
Senin ayrılığından gece gündüz ağlarım.
"Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın."
Hz. Ali, hücûm edip, Amr bin Abdullah'ı öldürüp, diğerlerini kaçırdı. Kılıcı kırılınca, Peygamberimiz, Zülfikâr'ı ona verdi. Başka bir grup gelirken, Peygamber Efendimiz; "Ya Ali! Bunların şerrini benden def eyle" buyurdular. Canını Resûlullah'a fedâ eden Allahü Teâlânın aslanı, derhal hücuma geçti. Şeybe bin Mâlik'i öldürüp, diğerlerini geri püskürttü. O anda Cebrâil Aleyhisselam gelip, Peygamber efendimize; "Ya Resûlullah! bu iş, Ali'den zuhûr eden fevkalâde bir civanmertliktir." Deyince Resûlullah efendimiz; "O benden, ben de insanım" buyurdular. Cebrâil aleyhisselâm'da "Ben de ikinizdenim" dedi. O esnâda bir ses; "Ali gibi yiğit, Zülfikâr gibi kılıç bulunmaz" diyordu.
Hazreti Bilal de, Mescid-i şerifin yakınında bulunan yüksek bir dama çıkarak, ilk ezanı, öğretilen kelimelerle okudu.
Hazreti Ömer, ezan sesini işitince, koşa koşa Resulullah efendimizin huzuruna geldi. Hazreti Bilal'in söylediği kelimelerin aynen rüyasında gördüğünü arzetti. O gece Eshab-ı Kiramdan bir kısmı da aynı rüyayı görmüşlerdi. İşte bu sırada, Cuma Suresi 9. ayet-i kerimesi nazil olup, vahy ile bildirilmiş oldu.
Bilal-i Habeşi, bir gün sabah namazı vaktinde sevgili Peygamberimizin kapısı önünde; "Es-salatü hayrun minennevm" diye iki defa seslenmişti. Bunu Peygamber Efendimiz beğendi. "Bilal, bu ne güzel söz! Sabah ezanı okurken bunu da söyle" buyurdular. Böylece sabah ezanında bu söz de söylenmeye başlandı.
Habîbî Ekrem Efendimiz; "Ey amca! Şunu bilki, güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler ben asla bu dinden ve onu insanlara tebliğ etmekten, bildirmekten vazgeçemem. Ya, Allahü teâla bu dîni bütün cihana yayar, vazifem biter; veya bu yolda canımı feda ederim" buyurdu ve ayağı kalktı. Mübarek gözleri yaş ile dolmuştu.
Hz Âmine validemiz, doğum anını da şöyle anlatır:
"Doğum ânı geldiğinde, heybetli bir ses işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm, gelip kanadı ile beni sıvazladı. Korku ve ürpertiden eser kalmadı. O anda susamış, sanki hararetten yanıyordum. Yanımda süt gibi beyaz, bir kâse şerbet gördüm. O şerbeti, içmem için bana