Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modern Dünya Sisteminde Fen Bilimleri ile Beşeri Bilimler Ayrılığı

İki Kültürü Aşmak

Immanuel Wallerstein

İki Kültürü Aşmak Gönderileri

İki Kültürü Aşmak kitaplarını, İki Kültürü Aşmak sözleri ve alıntılarını, İki Kültürü Aşmak yazarlarını, İki Kültürü Aşmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
326 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
İki Kültürü Aşmak - Wallerstein&Lee
Sosyal bilimlerin doğuşunu inceleyen Gulbenkian Komisyonu raporunu beğendim, ama C. Snow'un İki Kültürü'nü beğenmedim, bunu daha önce yazmıştım zaten. Wallerstein&Lee'nin ortak çalışması olan ''İki Kültürü Aşmak'' da, fena değil. Özellikle ilk yüz elli sayfası, bilim felsefesi bağlamında bence epey iyi, ama
İki Kültürü Aşmak
İki Kültürü AşmakImmanuel Wallerstein · Metis Yayınları · 20075 okunma
Notlar: On altıncı yüzyıla gelindiğinde, değerlerden bağımsız zaman (saatler) ve mekân (yatay-dikey çizgilerle hazırlanan haritalar) ile ilgili icatlar ve Amerika kıtasının keşfi, hümanistleri gök kubbeye yönelik alternatif modeller getirmeye sevk ediyordu. Kopernik ve Kepler güneşi evrenin merkezine yerleştirmişti. Geometrici ve sistemci
Reklam
Bölgesel Analiz Kategorileri: Latin/o Amerikancılıklar
Bilgi üretim ve analizinin bölgesel kategoriler temelinde yapılma­ sının uzun bir tarihi vardır. Burada, bu genel sürecin bir örneği olarak Latin Amerika'nın ele alındığı bölgesel kategori üzerinde dura­ cağız ve ABD'nin 1945'ten sonraki hegemonyasından bu yana ABD'de çeşitli yönlerde gelişen Latinamerikancılığa odaklanacağız. "Latinamerikancılık" teriminin birden fazla anlamı vardır. En sık kullanılan anlamı, bir çeşit alan araştırması olan Latin Amerikan araştırmalarıdır ve terimin bu anlamında bir sorun yoktur. İkinci olarak, Latinamerikancılık bir nesne (Latin Amerika ve Latin Amerikalılar) ve otorite sahibi bir entelektüel özne (Latinamerikancı) üretmiş olan emperyal/kolonyal bir söylem (Edward Said'in Şarkiyatçılığı gibi) anlamında da kullanılabilir. Üçüncü anlamı ise, kendisini ikinci anlamın karşısında bir yere koyan ve Latino/Latin Amerikan madunculuğu çerçevesinde, modern iktidar ve bilgi rejimlerinin sömürgeciliğine eleştirel bir analiz getiren postkolonyal kuramın bir varyantı olan Latinamerikancılıktır.
Sayfa 207 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Psikoloji ve Psikanalizin Bulanık Rolleri
Uygulayıcıların defalarca birleştirme girişiminde bulunmalarına karşın modern dünyamızda psikoloji hâlâ bölünmüş bir disiplin olarak bırakıldığı yerde durmaktadır. Tarihi boyunca "psikoloji iki yöne birden çekilmiştir; bu yönlerden biri daha küçük elemanlarına ayırıp çözümleme, diğeri ise daha büyük sistemlere katma"dır (Miller 1992:40). E.G. Boring ([1929] 1950: 737-45) bunları biyo­ tropik ve sosyotropik kutuplar olarak adlandırıyordu. "Biyotropik" yaklaşımı destekleyenler psikolojiyi yalnızca nörofızyolojiye indirgemek istiyordu. "Sosyotropik" yaklaşımı savunanlar ise psiko­ lojiyi sosyolojiye indirgemek istiyordu. Psikoloji, sonunda kendisi­ ni felsefe fakültesinden çıkarmayı başarıp kurumsal bir nişe yerleş­ miş olsa da, "ruh" Ç'psyche") incelemelerine yönelik ortak bir çer­ çeve yaratmayı hiçbir zaman başaramamıştır.(1) 1 - Biyotropik yaklaşımlar ile sosyotropik yaklaşımlar arasındaki karşıtlığı aşabilmek için çaba gösteren Miller "anlık deneyimi” psikolojinin ana teması olarak koruma gereğinin altını çizer: "Açıklamalarımızın bir kısmı alıcıların nörofizyolojisine, beyne ve etkileyicilere bağlıdır, bir kısmı da uygar bir insanın içselleştirmiş olması beklenen sosyal geleneklere bağlıdır. Bilince dair bir açıklama biyoloji veya sosyoloji tarafından alınıp uygulanamazdı." Miller'ın eninde sonunda birinin bir şekilde "anlık deneyim" bilimi yaratacağına duyduğu "inanca" dayanarak konuştuğu anlaşılıyor (1992:43-4,42).
Sayfa 99 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Otoritenin Kuruluşu: Modem Dünyada Bilimin Yükselişi
Avrupa ortaçağında bilgi üretimi genellikle Hippolu Aziz Augustinus tarafından oluşturulan modele uygundu. Augustinus'a göre, "diller, tarih, gramer, hatta mantık konusunda bilgi sahibi olmanın faydası", edinilen bilginin "Kutsal Kitap üzerine çalışmalara yardımcı olma" kapasitesinde yatıyordu (Southern 1953:171). On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda bu temel üzerinde yükselen Skolastisizme "tamamen mantıklı", "aşın rasyonel" gibi tanımlar getirilmiş; Skolastisizm, kronik kitap eksikliğinin yaşandığı bir dönemde "münazara ve belagatın önemi"nin vurgulandığı "rutin Latin dili incelemeleri" olarak tarif edilmiştir (Bowie 1970: 151-2). Yöntemlerinin yetersizliğine karşın "evrensel önemi haiz sorunlan incelemeyi” amaçlayan Skolastisizm geniş çaplı bir merak sonucu ortaya çıkmıştır (Southern 1953: 170). Ne var ki Skolastisizmin otoritesi, tek ve sorgulanmamış bir değerler kümesine sıkı sıkıya bağlı kalmıştı.
Sayfa 17 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Giriş: İki Kültür
Son olarak, insanların toplumsal ilişkilerinin yaşandığı gerçek dünyada meydana gelen ve gerek bilimsel gerekse beşeri alandaki baskın kavrayış modellerine meydan okuyan gelişmelere tepki olarak on dokuzuncu yüzyılın son yarısında üçüncü bir kurumsal arena, yani sosyal bilimler arenası ortaya çıkmaya başladı; biz bu arenanın o zamana dek iyice yerleşmiş olan bu iki kültürün iki taraftan çekiştirmesi yüzünden hep arada kaldığını ileri süreceğiz. Bu arena üzerindeki baskılar o kadar çoktu ki. sonuçta bilgi etkinliğinin bu alanında belki de o zamana kadar yaşanmış en büyük karışıklık ve muğlaklık ortaya çıktı.
Sayfa 13 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Giriş: İki Kültür
Kişinin bildiği nedir? Üç tür şey: doğru olan, iyi olan, güzel olan. Bu soyut kavramların her birinin tanımı medeniyetle kastettiğimiz şeyin ta kendisidir. Elbette bu tanımların ayrıntıları, her mahut medeniyetin genel çerçevesi içinde, üstelik bazen hayli hararetli bir biçimde tartışılmaktadır. Ama tarihsel medeniyetleri bütünleştiren unsurlardan biri de, hepsinin doğru, iyi, güzel olan hakkın­ da bilgi toplayabildiğine ve bunları tanımlayabildiğine inanması olmuştur. Aynca modem dünyaya gelene kadar hiç kimse bilginin bu üç hedefinin parçalara ayrılmış, birbirinden aynlabilir etkinlikler olduğunu da düşünmemiş gibi görünüyor. Keats'in şiirindeki "Doğru olan güzelliktir, güzellikse doğru" dizesi tarihsel medeniyetlerin tümünde kulağa hoş gelebilirdi; oysa günümüzde romantik ve tuhaf kaçıyor, hatta yazıldığı dönem olan on dokuzuncu yüzyıl Avrupası’nda da aynı etkiyi uyandırmıştı.
Sayfa 12 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Giriş: İki Kültür
Modern öncesi dünyada bilmek, bilmek demekti. İnsanlar ne bildiklerini tartışabilir, ama nasıl bildiklerini pek tartışmazlardı. Bilgi konusunda uzman olanlar, entelektüeller her şeyi bilmezdi. Bildikleri veya bildiklerini iddia ettikleri şey de, modern dünyada bizim yarattığımız ve disiplin olarak adlandırdığımız kutucukların hiçbirine uymazdı. Disiplin diye adlandırılan şeylerin modern dünyada bile yerli yerine oturması gerçekten de çok uzun bir zaman almıştır. 1500’lerde disiplinler yoktu, 1800’lerde ise tam olarak var sayılmazdı. Bunlar daha çok on dokuzuncu yüzyılda yaratılmışlardır. Aynca 2100'lcrde de, en azından bizim bildiğimiz biçimiyle, var olmaya devam edip edemeyeceklerini bugünden bilemeyiz.
Sayfa 11 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Giriş: İki Kültür
Modern öncesi dünya üzerinde düşünerek analize başlamamız önemli, ama yalnızca Avrupa'daki, daha doğrusu bizim artık Batı dediğimiz yerdeki modern öncesi dünyadan değil, yerkürenin her tarafındaki modern öncesi dünyadan söz ediyoruz. Mesela MS 1500 öncesi var olan pek çok medeniyet veya tarihsel sistem arasında dünya kadar fark vardı elbette ama bize öyle geliyor ki, bunların hepsinin bilgi yapılarında ortak bir özellik mevcuttu. Ortak olan bu özellik, iki farklı bilme biçimi, farklı alanlarda kullanılabilecek iki epistemoloji olduğu gibi bir şeyin düşünme biçimlerinde yer almıyor olmasıydı.
Sayfa 11 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Giriş: İki Kültür
İki kültür derken ne kastediliyor? Hatta bunların isimleri nedir? Bunun cevabı o kadar basit değil. Bu kültürlerden biri genellikle bilim kültürü olarak adlandırılır. Diğerinin ise pek çok ismi vardır: edebi, felsefi, beşeri kültür. Bu kültürlerden birinin "bilim" kültürü olarak adlandırılmasında hemen herkes hemfikirken diğerine bu kadar çeşitli ad verilmesinin bütünüyle tesadüfi olmadığını göreceğiz. Diğer pek çok kişi gibi Snow'a göre de bu iki kültür simetrik değildir: Önem vc/vcya liyakat açısından bir hiyerarşi içinde var olurlar, ama hangisinin daha yukarıda olduğu hâlâ tartışmalı bir konudur. İki kültürün yaşam süreleri de farklıdır: Beşeri kültür "geleneksel" ve iki kültürün daha eski olanı sayılırken bilim kültürünün genellikle daha yeni, daha "modern" olduğu söylenir.
Sayfa 10 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Giriş: İki Kültür
"İki kültür" tabiri C. P. Snow tarafından 1959'da icat edilmiştir, ama Snow'un betimlediği fenomenin kendisi elbette daha eskilere dayanır. Gelgelelim, pek o kadar eskiye dayanmaz ve elinizdeki kitapta da bunun üzerinde durulmaktadır. Ortada iki kültür olduğu fikri insanlık tarihi açısından görece yeni sayılır. Ayrıca, Snow'un kitabını yazdığı sıralarda bu kavramın açık ve net olduğu düşünülmüşse de, ki Snow'un tabirinin tutulmasının nedeni de budur, kavramın geçerliliği 1960'lardan bu yana giderek daha fazla sorgulanmaya başlamıştır. İlerleyen sayfalarda bu kavramın kökenini, etkilerini, neden uzun süre gündemde kaldığım ve son yıllarda ona getirilen itirazların doğasını açıklamaya çalışacağız. Böylece, bilgiyi bu biçimde yapılandırmanın sürüp gitme olasılığını, sürüp gitmeyecekse de alternatiflerinin neler olduğunu değerlendirebilmeyi umuyoruz.
Sayfa 9 - Metis YayınlarıKitabı okudu