Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kurucu Düşünürler ve İktisat Okulları Özelinde Bir Çalışma

İktisat Sosyolojisi

Kolektif

Sayfa Sayısına Göre İktisat Sosyolojisi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre İktisat Sosyolojisi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre İktisat Sosyolojisi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aristoteles'e göre gerçek zenginlik, birçok nesneye sahip olmak ya da parasal zenginlik değil, insanlar arasındaki ilişkilerdir.
Sayfa 18
İbn Haldun -1
İbn Haldun'un modelinde, makam sadece idarecilerin serveti bağlamında bir olgu değildir. İbn Haldun, makam sahibi olan tüccarın, olmayanlara göre daha varlıklı olduğunu belirtir. Benzer şekilde, makam kavramını biraz geniş anlamda ele alarak, toplumsal saygınlığı yüksek olan "fakihler, din alimleri ve dindar insanların" da onlara güvenen ve inanan diğer insanların emekleri sayesinde kısa sürede zengin olabildiklerini ekler. Makam olgusunun sırrına ermeyenlerin, bu durumu şaşkınlıkla karşıladığını belirtir: "Evlerinde oturup hiçbir yere kıpırdamayan bu adamlar için diğer insanlar tarım ve ticaret yaparlar. Kendileri hiç çalışmasalar da servetleri büyür, karları artar. Bu zenginliğin sırrını anlamayanlar, zahmetsizce büyüyen serveti şaşkınlıkla izler.
Reklam
İbn Haldun -2
İbn Haldun'un makamlar ve bu bağlamda toplumsal ve siyasi güç ilişkilerine dair tartışığı ilginç ve önemli konulardan biri de "yaltaklanmadır". Servet ve mutluluğun, makamla ve özellikle de toplumsal-siyasi hiyerarşi içinde yüksek makamlara gelmekle doğrudan bağlantılı olduğunu hatırlattıktan sonra, yükselmenin tek yolunun üst makamdakilere yaltaklanma olduğunu söyler. Üstelik bunu eleştirel bir tonda ifade etmez. Tersine bunu çok doğal karşılar ve bunu yapmayanları kibirli olmakla suçlar. Daha da ilginci, bu fikrini siyasi, kültürel, dini, ahlaki vb. ilkelerden çok iktisadi bir analizle açıklar. İbn Haldun'a göre yukarıdakilere yaltaklanmaya tenezzül etmeyen insanlar -ki aralarında özellikle alimler ve sanatçılar gibi yetenek ve akıl sahibi insanlar vardır- kendilerini diğer insanlardan değerli ve üstün görürler. Önemli hükümdar ya da alim soyundan gelenlerde bu yanılgı sık görülür. Bu insanlar, kendilerinde olduklarına inandıkları üstün yetenekleri ya da soydan geldiğine inandıkları ayrıcalıklarına binaen halkın kendi emeklerine olan ihtiyacını gerçekten olduğundan daha fazla olduğunu zannederler. Adeta, özel bir çaba göstermeden servet ve mutluluğu hak ettiklerini düşünürler. Dolayısıyla da servet sahibi olmak için üst makamlara boyun eğme ve yaltaklanma ihtiyacı duymazlar. Oysaki genelde halk bu tür şişkin egolu insanları sevmediği gibi, üst makamlarda oturanlar da bekledikleri türden davranışları görmedikleri için bu insanlara ihsan bahşetmezler. Sonuçta bu insanlar servet ve mutluluğa kavuşamaz, yoksulluk ve sefalet içinde kalırlar.
İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir; tam tersine, onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır (Marx, 2005b: 39).