Hülasa: Her kim iftihar, sefihlerle mücadele veya nâsın gönüllerini kendisine çekmek için ilim talep ederse onun yeri nârdır, cehennemdir, ateştir vesselam.
RUH TEMİZLİĞİ VE İLİM
Bu sözümü iyi dinle. Gökten yağan yağmur ve kar ne kadar temiz ve güzeldir. Ancak düştüğü yere göre vasıf alırlar. Meselâ; denize dökülen yağmur suyu, denizin sıfatına bürünerek, tuzlu, Tuz Gölü'ne düşen yağmur da tuzlu olur. Van Gölü gibi sodalı suya düşen yağmur suları sodalı olur. Çünkü Van Gölü'nün suyu sodalıdır. Sapanca ve İznik göllerine düşen sular tatlı olur. Sokaklara düşen suları ise, sokakların çamurlarıyla simsiyah olurlar.
Ruhlar da bu yağmur suları gibi, gayet berrak ve latifdirler. Kâfirlerin vücutlarına isâbet eden ruh o kâfirin hâli gibi olur. Münafığın ruhu münafık gibidir. Kâmil mü'minin ruhu ise tertemizdir.
Burada kabahat ruh da değil, o ruhun isâbet ettiği kimsededir. Kâfir ile münâfık tevbekâr olursa, ruhları pek güzel, latîf, merhametli, şefkatli, halim-selim, cömert, şecâ'atlı, kâmil ve olgun bir mü'min olurlar. Günahkâr mü'min'in ruhu ise günahları nispetinde kirlenir.
Bunların temiz bir hâle gelmesi, riyâzat ve mücâhedelere bağlıdır. O, bu kirli hâliyle Allah'ı ne tanıyabilir, ne de sevebilir. Onu tanıyıp sevebilmek için ruhun muhakkak temiz, sağlıklı ve berrak olması lâzımdır. Çamurlu su nasıl içilmez ve bir şeye yaramazsa, günahlarla kirlenen ve küfürle zulmete bürünen ruh da, ne Allah'ı ne de Peygamberi tanıyabilir. Ruh, bir kandildir. Şişesi kirlenince ışığı dışarı çıkarmaz.
Böyle fitne zamanlarında insanın yegâne sığınacağı yer Allah'dır; sonra da, Peygamberimize bol bol salâtü selâm getirmeli... Mümkün mertebe fitnelerden Uzak kalmaya gayret etmelidir.
"Kıyâmet alâmetlerindendir. İlmin kaldırılması, cehlin de zuhûru, yâni yayılması..." ilâ âhir.
Halbuki öğrenilen dünya bilgileri, gözler yumuluncaya kadardır. Ölüm geldi mi hepsi biter. Ne şeref, ne de saltanat kalır, dini öğrenmediği için, en büyük felâket de buradan başlar.
Çünkü insan iki kısımdır. Ya öğrenmiş öğretiyor veya öğrenmeğe çalışıyordur. Yani ya muallim, ya talebe. Diğer kimselerde hayır yoktur. Bu, ne acâyip manâlar ifade etmektedir. Zaten böyle olmadıkça kurtuluş ve selâmet de yoktur.
Zan çok!
Hikmet yok, demogoji çok!
"Çok"lar çok da, "Yok"lar hiç mi yok?
Yok denecek kadar yok işte!
"El-kılletü ke'l-adem!" Azlık yokluk gibidir!
Rabbimiz, az hayırları çok,
Çok şerleri yok eylesin!...