"Türgiş kağanı (kendi) Türk'üm, (kendi) halkım idi. Bilgisizliği yüzünden, bize karşı hatalı hareket ettiğinden, kağanları öldü, kumandanları (ve) beyleri de öldü. On Ok halkı ıstırap gördü."
Kök Türk - Toquz Oğuz ilişkileri, İkinci Kağanlığın ilk günlerinden itibaren karmaşık bir tarihe sahiptir. Bilge Kağan gücünün çoğunu onları boyunduruğu altına almak için kullanmıştır.
"... Yolluğ Kağan ... (ve) Bumın Kağan -bu üç kağan- hükümdar olmuşlar. İki yüzyıl hüküm sürmüşler.
... hücum ederek varmış. (onu/onları) Uçuz Göl'e atlısıyla dökmüş, yok etmiş. Kadır Kasar, Ebdi Bersil, Yatız Oğuz
... Atalarım seksen yıl tahtta kalmışlar. (Yurtları) Ötüken yurdu, Ögres yurdu (imiş). (Bu) ikisinin arasında Orhon ırmağında..."
"... Gökyüzü yaratıldığında Uygur kağanı tahta oturmuş. (O) yüce ve ulu kağan (imiş).
... tahta oturmuş. Onun devleti üçyüz yıl yaşamış. Ondan sonra halkı...
... Boz Ok liderine hücum ederek atlısıyla (onu) Uçuz Göl'e döküvermiş.
... Ebdi Bersil [ve] Kadır Kasar o zaman varmış (ve) (benim) o halkım Kengeres'de...
... Çin'e bağımlı olmuş Uygur kağan(lar)ı... -ok'ta oturmuş. (Bu durum) yetmiş yıl sürmüş"
Ötüken'deki yöneticilerin gözünde On Ok/Türgiş bölgesi, bir zamanların Büyük Kök Türk İmparatorluğu'nun doğal ve ırsî bir parçasıydı; sonradan 'kazara' İkinci İmparatorluğun dışında kalmıştı. Bu hatadaki aslan payı Türgiş yöneticilerine ait idi.
Aral'ın kuzeyinde yaşayan Yazığlar Kıpçak ve Peçenek birlikleri içinde yer almış bir boydur; eskiçağda da Sarmat birliği içindeydiler ve bunlardan kopan bir kol Macar ovasına kadar gitmiş ve Romalılarla savaşmıştır. Bu bölgede Oğuzluk oluştuğunda kalan boyların Yazığ gir > Yazır adıyla yeni birliğe katıldıklarını düşünebiliriz.
"Peçeneklerin yurdu aslında, Hazarlar ve sözde Oğuzlarla ortak sınıra sahip olarak, İdil (Atil) Nehri'nde ve aynı şekilde Yayık (Geïk) nehrinde idi. Fakat 55 yıl önce sözde Oğuzlar Hazarlarla işbirliği yaptılar ve Peçeneklerle savaşa katıldılar ve onlara üstün geldiler ve onları ülkelerinden sürdüler ki, bu ülkeyi bugüne kadar Oğuzlar ellerinde tutmuştur."
"O yıl Türgişlere doğru Altay dağlarını aşarak (ve) İrtiş Irmağı'nı geçerek yürüdüm. Türgiş halkını uykuda bastım. Türgiş kağanının ordusu ateş (ve) bora gibi (üzerimize) geldi. Bolçu'da savaştık. (Türgişlerin) kağanını, yabgusunu (ve) şadını orada öldürdüm, devletini orada zapt ettim."
Öte yandan Batı Göktürk varisi On Ok bakiyelerine ne olduğu, Türgişlerin nereye gittiği sorusu gündeme gelecektir. Bilinen büyük göçlerin yokluğunda bu bakiyelerden Oğuz kavminin türediği, çok sayıda boyun Oğuz birliği etrafında kaderlerini telif ederek yeni bir etnik yapı oluşturduğu ve yeni katılımlarla büyüdüğü gibi bir fikrin yerinde olduğunu düşünüyoruz.
Arap savaşlarından sonraki dönemde artık bir Türgiş kağanından bahsedilmeyişi, 8. yy.'ın ikinci yarısında bir fetret devri yaşandığına delalet eder. İslam coğrafya eserlerindeki kayıtlardan Türgişliğin bir etnik yapı olarak 9. yy.'da da bir müddet var olduğunu anlıyoruz. Yani erken Oğuzluk ile akrandır. Bu da fikrimize destek olur. Türgiş boyları, çekirdek Oğuz topluluğuna katılarak ortadan kalkmışlar, öte yandan Oğuzluğun ani büyümesine sebep olmuşlardır.
Kuşkusuz Doğu Türklüğünden kopup gelmiş unsurlar (Eymür?, Kayı?) bulunmakla birlikte, Oğuzların ezici kısmı Güney Sibirya'dan, Yedisu'dan vb. gelmiş topluluklar veya Aral havzasının eskileri/yerlileri idi.
Sakalar eskiçağda önce İran'daki Medler, ardından onların yerini alan Persler ile büyük mücadeleye girişmişlerdir. Özellikle Kafkaslar üzerinden Ortadoğu'ya inişleri ve 28 yıl süren işgalleri bölge halklarının zihninde büyük tesir bırakmıştır.