Oyun çocuğun ruhsal gelişimine ayrılmaz biçimde bağlıdır. Adeta mesleki uğraşıdır çocuğun ve gerçekten bu gözle görülmesi gerekir. Dolayısıyla, çocuğu oyun oynarken rahatsız etmek , hiç de bağışlanacak bir davranış değildir.
insanoğlu başkalarının boyunduruğu altına girmek konusunda, içinde öylesine büyük bir eğilim barındırıyor ki, hipnotizor pozuyla ortaya çıkan bir kişinin kurbanı olabiliyor; bunun da tek nedeni, inanların çoğunun körü körüne itaat etme, otorite karşısında boyun eğme, blöflere kapılma, istenen yöne çekilip götürülme, eleştirisiz teslimiyet gösterme gibi ruh durumlarını şimdiye kadar sık sık yaşamış olmasıdır. Kuşkusuz yukarıda sayılan özellikler, insanların toplumsal yaşamına hiçbir düzen getiremediği gibi, boyunduruk altına girenlerim sonradan ikide bir ayaklanıp başkaldırmalarina yol açmıştır.
Gerçekten de iki tip insan vardır. Birinci tipte, bilinçli yaşayamayan, hayatın çeşitli sorunları karşısında nesnel bir tavır takınabilen, gözlerinde meşin gözlükler taşımayanlar yer alır; öteki tipte ise, önyargıyla yaşamın ancak küçük bir parçasını görebilen, her zaman bilinçaltından yöneltilip, bilinçaltının kanıtlarıyla tartışan insanlar bulunur. Hani bazen öyle olur ki, birlikte yaşayan iki insan, içlerinden birinin sürekli muhalefeti yüzünden sürekli güçlüklerle karşılaşırlar. Sık sık raslanan bir durumdur bu. Ama daha çok raslanan bir durum vardır ki, her iki tarafın da aralıksız muhalif rolünü oynamasıdır. Muhalefette bulunan kendi davranışının farkına varmadığı gibi, hep dirlik duzenligi savunduğuna, barış ve uzlaşmaya her şeyden çok değer verdiğine inanır ve bunun için bir takım kanıtlar öne sürer. Ne var ki, olgular söylediklerini her zaman çürütür. Muhalif ruhuna sahip olup da bir arada yaşayan iki kişiden birinin ağzından daha bir söz çıkar çıkmaz, ötekisi hemen saldırıya geçer, karşıt bir görüşü dile getirir. Dıştan bakınca belki pek önemsenecek ve dikkat çekecek yani yoktur söylenen sözün; ama yakından bakıldığı zaman, düşmanca ve savaşçıl bir ruh durumundan kaynaklandığı anlaşılır.