Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi

P. D. Ouspensky

İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi Gönderileri

İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi kitaplarını, İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi sözleri ve alıntılarını, İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi yazarlarını, İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Diğer insanları, yalnız kendinizi an­ladığınız kadar ve yalnız kendi varlığınızın seviyesinde anlayabilirsiniz.
Evrimin normal yolunda, insanda gelişmesi gereken iki yön vardır: bilgi ve varlık. Fakat ne bilgi, ne de varlık hareketsiz veya aynı durumda kalamaz. Bunların herhangi biri gelişmiyor ve güçlenmi­yorsa; küçülür ve zayıflar.
Reklam
Bir insanı anlamanın ya da anlamamanın ne demek olduğunu kendimize sorduğumuzda, ilk önce bir insanla onun kendi dilinde konuşumama olayını düşünmeliyiz. Ortak dili olmayan iki kişi doğal olarak birbirlerini an­lamayacaklardır. Ortak bir dilleri olmalı veya her şeyi adlandıracakları belirli işaretler ya da semboller üzerinde an­laşmalıdırlar.
Gerçekte "kale alma" kişilerle eşkoşmadır. İnsanın sürekli bir biçimde, diğer insanların, kendisi hak­kında ne düşündüklerini, iyi taraflarını görüp görmedikle­rini, yeterince kendisine hayran olup olmadıkları konusun­da üzüldüğü bir durumdur.
Yalan söyleme, mekanik yaşamda kaçınılmaz­dır. Bundan hiç kimse kaçamaz. Yalan söylemeden uzak olduğunu kişi ne kadar düşünürse, o kadar fazla yalanın içindedir. Yaşam olduğu biçimiyle, yalan söyleme olma­dan var olamaz.
Kendimizi tanımanın, özel­liklerimizi. arzularımızı, zevklerimizi, yeteneklerimizi ve niyetlerimizi tanıma olduğunu sanırız; halbuki, gerçekte bu kendimizi makine olarak tanıma anlamına gelir. Maki­ne-insanın yapısını, bölümlerini, değişik bölümlerinin fonksiyonlarını, çalışmalarını yöneten koşuları tanımak demektir bu. Genel olarak, herhangi bir makineyi incele­meden onu tanıyamayız. Kendimizle ilişkili olarak bunu hatırlamalı ve bir makine olarak kendi makinemizi incele­meliyiz. Bu inceleme aracı, kendi kendini gözlemedir. Başka bir yol yoktur ve hiç kimse bizim için bu çalışmayı yapamaz. Bunu kendimiz yapmalıyız.
Reklam
Öz, insan neyle doğuyorsa odur. Kişilik ise, sonradan edinilenlerdir. Öz, kendisinin olandır. Kişilik, kendisinin olmayandır. Öz, kişilik kadar kolay kaybedilemez, değiştirilemez veya zarar göremez. Kişilik, neredeyse koşulların değişimiyle tamamen değişe­bilir; kaybolabilir ve kolaylıkla zarar görebilir.
İnsan olduğu biçimiyle, gerçek bir şey değildir. İnsan bir şeyin taklididir ve çok kö­tü bir taklididir.
Gerçeği bilemeyiz, fakat biliyormuş gibi yapabiliriz. Ve bu, yalan söylemedir. Yalan, tüm hayatımızı doldurur. İnsanlar, her şeyi biliyormuş gibi yaparlar: Tanrı, gelecek yaşam, evren, insanın kökeni, evrim ve her şey hakkında yalan söylerler; fakat aslında kendileri hakkında bile hiçbir şey bilmezler. Ve her zaman bir şey hakkında konuştukla­rında, bilmedikleri bu şey hakkında biliyorlarmış gibi ko­nuşurlar, yani yalan söylerler.
Kendinin şuurunda olmak, insanın kendisine karşı objektif olduğu bir durumdur. Objektif şuurluluk ise, insanın gerçek veya objektif alemle temasa geçtiği; yani duyumlara, rüyalara ve sübjektif şuur hallerine kapısını ka­padığı bir durumdur.
Reklam
İnsanlar kendi gözlem ve ku­ramlarının nasıl aldatıcı olabileceğini fark etmiyorlar ve bunlara inanmaya devam ediyorlar.
Yaşamının bir bölümü uykuda geçer ve diğer bölümü de, aslında uykudan çok az farklı olmasına rağmen, "uyanıklık durumu" diye adlandırılan durumda geçer.
Gerçekte şuur, insanda özel bir türde "uyanıklıktır" ve zihin faaliyetinden bağımsızdır; her şeyden önce bu kendi­nin farkında olma, kim olduğunun farkında olma, nere­de olduğunun farkında olma, neyi bilip neyi bilmediği­nin farkında olma ve benzeri durumlardır.
İnsan "Ben" dediğinde kendisinin bütü­nünü kastetmiş gibi görünür, fakat gerçekte kendisi bunu kastettiğini düşündüğü zaman bile, bu yalnızca geçici bir düşünce, gecid bir ruhsal durum veya geçici bir arzudur.
Her düşünce, her duygu, her duyum, her arzu, her se­vilen ve sevilmeyen, bir "benlik"tir. Bu "Ben"ler herhangi bir biçimde birbiriyle bağıntılı ve koordine edilmiş değil­dirler. Bunların her biri, dış şartlardaki değişimlere ve izle­nimlerin değişimine bağlıdırlar.
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.