İnsanın Eskimişliği 1. Cilt
Günther AndersEn Eski İnsanın Eskimişliği 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları
En Eski İnsanın Eskimişliği 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, en eski İnsanın Eskimişliği 1. Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yüzüne ifşaat maskesi takan kamuflajlar çağındayız.
İnsanın Eskimişliği
...bireyselliğin deformasyonu ve rasyonalitenin yaygınlaştırılması işi evlerde halledilmektedir. Hitler tarzı bir yığın yönetimine gerek kalmadı artık. İnsan bir hiçe dönüşsün (hatta bir hiç olmakla gurur duysun) isteniyorsa, bundan böyle onu kalabalıkların selinde boğmaya, kitlelerden üretilmiş masif yapıda betonlama ya gerek yok. Kişisel özgürlüğün ve bireysellik hakkının görünüşte korunması öyle etkili bir insan dejenerasyonu ve insan olma özelliklerinin pabucunun dama atılması yöntemidir ki!
Sayfa 128 - İthaki
İnsanın Eskimişliği
Hitler'in 1933'te kitapları yaktırması sırasında binlerce sayfa tutuşup kül olduğunda, İskenderiye Kütüphanesi yangınındakinden farklı olarak tek sayfa bile yanmadı. Çünkü her birinin geride yüz ya da bin kardeşi vardı. Kundakçının maksadı ne denli kepazece, pek yakında kağıt dışında bir takım başka şeyleri de ateşe atacağını açık eden el hareketi ne denli düşündürücü idiyse de, o safhadaki imha eylemi katışıksız maskaralıktı. Odun yığının etrafında dans edip bağıran kitlenin ortasında, alevlerin ulaşamadığı, olan biteni takmayan ve görünmeden dans eden bir alaycılar kümesi de vardı : Kitap numunelerinden oluşan bir kümeydi bu ve "Yakın örneklerimizi bakalım! Yaksanız ne yazar! Bizi yakmış olmayacaksınız ki!" diye seslenip her yöne savruluyorlardı. Bugünse, o sözde yakılmış olanlar, binlerce nüshalarıyla yeniden hayattalar.
Sayfa 71
İnsanın Eskimişliği
Korku hakkında herkes konuşuyor. Lakin korkudan konuşan çok az kişi var.
Sayfa 318 - İthaki
İnsanın Eskimişliği
Her şeyin son bulabileceği düşünülmüyor, bir son görülmüyor-ilerleme kavramı bizleri kıyamet- körü yaptı.
Sayfa 332 - İthaki
"Kıyamet Körü..."
- " (…) Her şeyin son bulabileceği akla gelmiyor artık.
Tekamül kavramı bizleri kıyamet körü yaptı..."
İnsan bir hiçedönüşsün (hatta bir hiç olmakla gurur duysun) isteniyorsa, bundan böyle onu kalabalıkların selinde boğmaya, kitleden üretilmiş masif yapıda betonlamaya gerek yok. Kişisel özgürlüğün ve bireysellik hakkının görünüşte korunması öyle etkili bir insan dejenerasyonu ve insan olma özelliklerinin pabucunun dama atılması yöntemidir ki! "Koşullandırma" prosedürü herkeste ayrı ayrı, her bireyin kendi kabuğunda, kendi yalnızlığında, milyonlarca yalnızlıkta gerçekleştiğinde daha bir kıvamındadır.
Sayfa 128Kitabı okudu
Molusya masallarından birinde, bir körü iyileştiren fesat bir periden söz edilir; fakat perinin yaptığı, katarakt tedavisi gibi bir şey değil de körün başına fazladan bir körlük daha musallat etmektir; şöyle ki, onu kõr olduğu gerçeğine karşı körleştirir, gerçeğin aslında nasıl olduğunu unutturur; bunu ise yine köre sürekli rüyalar göndererek yapar. İşte bu peri, sıradanlaşma kostümü giymiş yabancılaşmayı andırıyor. Yabancılaşma da, dünyası gaspedilmiş insanlığı görüntúler yoluyla beşikte sallayıp, onu bir dünyası, hatta o da laf mı, her parçası tanıdık, ona ait ve kendisinin tıpkısı bir Evreni olduğu illüzyonunun kucağına itme hedefini güder; sonuçta becerdiği de insana, yabancılaşmamış bir yaşamın ve yabancılaşmamış bir Dünya'nın esasen nasıl bir sey olduğunu unutturmaktır. Dahası bizim durumumuz masaldaki körün durumundan da beter, çünkü bizim gözümüzü karartıp körlüğümüzü görmemizi engelleyen peri, bizi kör etmiş perinin ta kendisi.
Sayfa 155Kitabı okudu
Böğürmek...
- " (...) Günümüzde "kamuflaj" denince görünmezliğe geçiş değil, dikkat çekiciliğe ve yaygaraya geçiş; gerçeğin sesini bastıran vurgular anlaşılmalı.
Gerçeğe karşı en güvenli sığınağın böğürmek olduğunu çeyrek yüzyıldan beri biliyoruz...”
Yayın Akışı Denen Şey
Gerçek yaşam, artık büyük ölçüde yayın saatine elverişli cereyan etmesi, yani görüntü versiyonunun aksaklık yaşamadan yerine varması için düzenlenmektedir.
Sayfa 13
Gerçekte yabancılaşmış bir Dünya'da yaşamamuza rağmen bu dünya bize öyle sunuluyor ki, sanki sırf bizim için varmış, sanki bizimmiş ve tıpkı bizim gibiymiş gibi.
Sayfa 143 - İthaki
Fransa’da aileler, televizyonun gençleri masraflı eğlencelerden uzak tutmaya, çocukları ise eve bağlamaya yarayan mükemmel bir araç olduğunu, ailenin bir araya gelmesinde yeni bir cazibe unsuru olduğunu keşfettiler. Oysa bu tür bir tüketimin gerçekte barındırdığı perspektif tam tersine tamamı ile aileyi dağıtmaya yöneliktir. Çünkü televizyonda odaklanılan görüntü dış dünyadır ve evin, hayatın sınırlarının ötesidir.
Sayfa 129
Oyuna katılalım ya da katılmayalım, oyunun içindeyiz, çünkü oyuna alet olan bizleriz.
Sayfa 12 - İthaki Yayınları