Bütün bu koşullar ve bugünkü dünya düzeni içinde ahlâkın dayandığı esaslar nelerdir?
İnsanların birbirile olan ilişkileri ve çıkarları bakımından bugünkü ahlâkın yönelişleri fazla esnektir. Vaktile romancı Balzac'ın da sezdiği gibi bugünün ahlâkın da prensip ve kanun yoktur. Sâdece olaylara ve koşullara uygun hareketler ve davranışlar vardır. Bu itibarla, bir hareket, bir düşünce ve davranış tarzı, çeşitli olaylar karşısında daima ayni ahlâkî değeri koruyamazlar. Zira bugün artık hayatsal gerekcelerin (icablar) ve olayların zorunlu kıldığı koşulları dikkate almayan dinî ve doğmatik emirler, vicdan paraavanasının arkasında kalmışlardır.
İnsan, şu yada bu ahlâkî inanç ve karekterle doğmaz; insanın ahlâkını hayat koşulları ve hergün beliren yeni fırsat ve zorunluluklar yaratır.
Tabiatin, aklın ve organik yapının tözünde (cevher) değişmez bir ahlâklılık aramak beyhude bir yorgunluktur. Bunlar, ancak teorik olarak düşünülebilir; bunlar, ancak büyük ülkücülerin dilekleridir; fakat artık insanlar, ütopyalara değil, gerçekliklere göre yaşamayı tercih etmektedirler.