Kitabın konusu, Cambridge Üniversitesi’nde okuyan bir kız öğrencinin kendini ateşe vererek alevler içerisinde yemek salonuna girdiği bu sıra dışı intiharla beraber, bu intiharın aslında birbiriyle bağlantılı diğer intiharlarla benzerliğini anlatıyor. Cambridge Üniversitesi’nde artan sıra dışı intihar vakaları, Londra polisinin dikkatini çeker. Baş kahraman olan dedektif Lacey Flint, bu üniversiteye bir öğrenci kılığında girer ve üniversitede gerçek kimliğini bilen tek kişi olan psikiyatr Evi Olivier’den yardım alır. Kafa kafaya vererek, okuldaki bu esrarengiz intihar vakalarını çözmeye çalışırlar.
Yani gerçekten, konusu bu kadar güzel olan bir kitabın sonu böyle mi bitmeliydi? O kadar hayal kırıklığı yaşadım ki anlatamam. En sevdiğim yazar olan Tess Gerritsen’ın yorumunu okuyarak almıştım bu kitabı, ama canım Tess, sonu böyle biten bir kitabı nasıl övebilirsin? Fakat yine de, okunabilecek bir kitap. Sadece üzülüyorum bu kadar güzel konusu olan bir kitabın böyle bitmesine. Yazarı karşıma alıp omuzlarından sarsarak “Ne yaptın sen!?” diye sarsmayı çok isterdim. Her neyse, kendi kafamda alternatif bir son yapacağım.